Mahalli İdareler Seçimlerinin ardından yeni belediye başkanları ve yeni Büyükşehir Belediye Başkanları görevlerine başlar başlamaz önceki dönemden borç devraldıklarını belirterek belediye binalarına pankartlar asmaya başladı.
Bizim konumuz tabii ki bu değil. Ama belediye başkanları bu tür pankartlarla borçlarını açıklarken; seçim dönemlerinde partilerinin o bölgenin belediye başkanlığını kazanması için binbir vaatte bulunan sayın vekillerin söylemlerini dile getirmek de yine köşe yazarları olarak bize düştü.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)’nin Mahalli İdareler Genel Seçimleri nedeniyle sahaya inen sayın vekillerimiz neredeyse deniz gelmeyecek memleketlerine bile o derece vaatte bulundular yine (!).
Şaka bir yana, dinlediğimizde hayrete düştüğümüz sayın vekillerden biri geçtiğimiz günlerde eski mal sahibi döneminde imar affından faydalanılarak yapılan villayı almasında bile, “Evi ben yapmadım, satın aldım. İmar affından faydalanmış bir ev satın aldım. Onunla ilgili bir şikayet olmuş olabilir, bilmiyorum. 30-40 yıllık evler onlar. Badanası, boyasını, pencere kapısını değiştirdim” diye savunma yapmış.
Şaşırdık mı.. Tabii ki de şaşırmadık. Eski bir bürokrat da olan bu sayın vekil, seçim bölgesindeki bir belediye başkan adayının mitinginde de, yıllardır yapılmayan ve en çok kullanılan yollardan biri olan yolu yatırım programına aldırıp yapma sözü vermek yerine, “Mevcut yolun çizgilerinin en kısa zamanda yapılarak yenileceği sözünü” veriyor.
Hiçbir hizmeti küçümsemek amacında değiliz. Ancak, sayın vekile önceliğin “Yol mu, çizgi mi?” olduğunu da sormak istiyorum.
Çünkü, iki il sınırı arasında olan yolun bir il sınırı; yapılan çalışmalarla neredeyse virajsız, düz ve geniş hale getirilirken; sayın vekilin il sınırı ise kıvrım kıvrım virajdan geçilmiyor.
Her seferinde “Çözüm üretmekten” dem vuran bu sayın vekilin kaçak villa ile gündem olduğu şu günlerde memleketi için kalıcı hizmetler yapması tüm seçmenlerin beklentileri arasında.
Zaten tepeden inme bir şekilde seçime katılan ve memleketindeki vekil sayısını da azaltan sayın vekilin “Yol” yerine “Çizgi” hizmeti sözüne de pek rağbet olmadığından dolayı hem o belediye, hem de ildeki birkaç belediye daha kaybedildi.
Öyleyse, sayın vekillerin artık seçmene samimi gelen ve seçmenin sorunlarını çözen hizmetlere imza atması gerekmez mi?
Öte yandan; sayın vekilin ilde kaybedilen il genel meclisi seçimleri sonrasında da parti başkanları aracılığıyla da muhtarlara baskı yapıp Köylere Hizmet Götürme Birliği’ndeki encümen seçimlerinde de kendi adaylarını seçmelerini istemesi de kulağımıza kadar gelmedi değil.
Sonuç olarak; yapılanlar seçmenin gözünden kaçmıyor.
Onun için artık kalıcı hizmetler için çaba göstermenin acil olarak gerektiği illerde tekrar sarı veya kırmızı kart görmemek için sayın vekillerin daha çok çalışmasını bekliyoruz.
Haftaya yeni bir konuda tekrar siz okurlarımla bir arada olmak dileğiyle hepinize sağlıklı, mutlu ve huzurlu günler temennisiyle sizleri Allah’a emanet ediyorum.
Kalın sağlıcakla…