reklam
reklam
DOLAR 34,2740 % 0.11
EURO 37,2422 % 0.11
STERLIN 44,5238 % -0.1
FRANG 39,6538 % 0.15
ALTIN 3.015,19 % 0,11
BITCOIN 68.311,25 2.855

Vekil Minsolmaz “16 Nisan; Dirilişin Başlangıcıdır”

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi :
Vekil Minsolmaz “16 Nisan; Dirilişin Başlangıcıdır”
reklam

16 Nisan tarihinde yapılacak olan referandum öncesinde çalışmalarına hız kesmeden devan eden Ak Parti Lüleburgaz İlçe Başkanlığı geçtiğimiz gün Sarıcaali ve Ayvalı köylerini ziyaret etti.

Sarıcaali köyünde konuşan Ak Parti Lüleburgaz İlçe Başkanı Tanzer Koç “Lüleburgaz'ımıza bağlı Sarıcaali köyümüzdeyiz. Her zaman her koşulda desteklerini esirgemeyen halkımız bu akşam yine Sarıcaali farkını ortaya koydu. Hep birlikte daha nice güzel günler bizi bekliyor. Teşekkürler Sarıcaali. Teşekkürler Lüleburgaz. Sarıcaalimiz ‘evet’ diyor. Vatanının milletinin yanında tek bayrak tek millet tek devlet diyor” dedi.

Şu an bu bütçe 45 milyar lira. Biz bu bütçeyi sosyal yardımlara ve hizmetlere ayırmış vaziyetteyiz. Engellilerimize, yaşlılarımıza, çocuklarımıza, mağdur ve muhtaç insanlarımıza ayırmış olduğumuz pay bu. Sosyal refah seviyesini yükseltmek için harcamış olduğumuz bütçeyle şu anda Türkiye'de günlük 1 ve 2 doların altında gelirle yaşayan vatandaşımız kalmamıştır. 4,3 doların altında yaşayan vatandaşlarımızın oranı da yüzde 1,6'ya gerilemiştir. 2002'de iktidara geldiğimizde 4,3 doların altında yaşayan vatandaşlarımızın sayısı 30 milyonken şimdi 2 milyona gerilemiştir. 'Yoksulluğu bitireceğiz' dedik, dediğimizi de yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Uygulamış olduğumuz sosyal politikalarla milletimizin refah seviyesini yükselttik. Vatandaşlarımızı orta gelir insani gelişmişlik seviyesinden yüksek insani gelişmişlik seviyesine çıkarmış vaziyetteyiz. Hedefimiz çok yüksek insani gelişmişlik seviyesine ulaşmaktır. Bu konuda da uyguladığımız sosyal politikalara vatandaşlarımızın da çok ciddi manada hem desteği hem teşekkürü hem de teveccühü vardır. Muhalefet ‘Hayır’ kampanyasını ne yazık ki yalan ve yanlış bilgilerle sürdürüyor. Kamuoyunu yanıltıcı şekilde açıklamalar yapmaya devam ediyorlar. Bizim görevimiz vatandaşlarımıza bu yanlışları anlatmak ve doğru bilgiyi sunmaktır. Biz vatandaşlarımıza işin doğrusunu anlattıkça, milletimizin önyargısını kırıyoruz. Kamuoyunu yanlış bilgilendiren muhalefete karşı vatandaşlarımız kızgınlık ve kırgınlıklarını ifade ediyorlar. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile birlikte ülkemizde demokrasinin güçleneceğini söylüyoruz. Bunun arkasında, önünde başka bir şey aramaya gerek yok. Rejim değişikliği olmadığı gibi rejime bağlılık da artmaktadır. Bir kere şundan hepimiz çok eminiz, 1923'te Mustafa Kemal Atatürk'ün cumhuriyeti ilan etmesiyle Türkiye rejimini seçti ve konu kapandı. Biz burada bir hükümet sistemi öneriyoruz, zaten üç aşağı beş yukarı uygulanmakta olan bir sistemin kurallarını daha sağlamlaştırmak ve belirlemek istiyoruz. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle birlikte tahsis edilecek olan güçlü yürütme sayesinde herkesin şikayetçi olduğu siyasi bürokrasinin olumsuz yanları ortadan kaldırılacak. Bu sistem bir reformun başlangıcıdır. Bu; Bir diriliş hareketidir. Ana muhalefet ne yapıyor? 'Hayır da hayır'. Niye hayır? Buna söylediği altı doldurulmuş, slogan dışında tek bir cümlesi de yok. Peki 'hayır' diyorsan gel sen seçil, daha iyi yönet. Öyle bir şey de yok. Bu sadece kolaycılıktan, rahatlıktan kaynaklanan bir yaklaşım ama ülkelerin demokrasisi için de zararlı. Çünkü güçlü bir demokrasi için güçlü bir muhalefet de gerekir. Her şeye 'kötü', her şeye 'hayır' demekle olmaz ki. İyisini öner, iyisini yapmak için bir çaba göster. Yani 6-7 kere seçim kaybetmiş bir ana muhalefet partisinin lideri hala çıkıp rahat rahat her konuda yalan yanlış konuşabiliyor, bu yakışmıyor. 15 Temmuz, FETÖ çetesinin hain darbe girişimi, vesayetin son örneklerinden bir tanesi. Farklı bir versiyon, din kisvesi altında birtakım faaliyetler yapan, eğitim gibi masum faaliyetlerle kendini perdeleyen ama bir taraftan da millete güven veren bir yapı. Ancak devletin bazı güçlerini ele geçirip seçime gitmeden, millet demokratik bir program sunmadan ülkeyi yönetmeye çalışan bir grup. 15 Temmuz'da bu vesayetçi anlayışın tankla topla saldırdığını gördük. Bu vesayetçi anlayışı en iyi şekilde gösteren eylemler, Meclisimize ve külliyeye yapılan saldırılardır. Bu hain darbeyi yapanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisine saldırdılar ve Cumhurbaşkanlığı makamına saldırdılar. Her ikisi de aslında milli iradeyi temsil eden kurumlar. Geçmişte düşman uçaklarının yapmadığını, bu hain çete yaptı. Başka bir 15 Temmuz yaşanamaması için bu vesayetçi zihniyeti üreten ortamı değiştirmemiz lazım. 15 Temmuzların tekrarlanmaması için, yapısal değişiklikleri ihtiyaç var. Bu da anayasal yasal değişikliklerle olacaktır. Meclisimizin 15 Temmuz sonrası getirdiği yeni anayasa değişikliği paketi bunun bir ürünüdür. Bu değişim gerçekleşmezse yeniden vesayet odaklarının hortladığını göreceğiz. Yeniden birtakım yapıların güç kazandığını göreceğiz. Yapmamız gereken, anayasal değişime 'evet' diyerek, bu sürekli kriz üreten sistemi, vesayetçilere cesaret veren bu ortamı değiştirmemiz lazım. Niçin başarılı olamadılar 15 Temmuz'da? Çünkü çok güçlü bir liderimiz vardı. Recep Tayyip Erdoğan, Allah ondan razı olsun. Ona uzun ömür versin. Başımızdan eksik etmesin” dedi.