Ak Parti Lüleburgaz İlçe Başkanlığı, 16 Nisan tarihinde yapılacak olan referandum öncesinde köy ziyaretlerine devam ediyor.
Son olarak Ceylanköy, Hamzavey ve Turgutbey köylerini ziyaret eden Ak Partili heyete öncülük eden Lüleburgaz İlçe Başkanı Tanzer Koç “Referandumdan sonra ne olacak? Ya kabul ya ret olacak. Türkiye yoluna devam edecek. Biz kabul edileceğini düşünüyoruz. Burada da bir tereddüt de görmüyoruz. Biz diyoruz ki 'Bu anayasa değişikliği ülkemiz, milletimiz için faydalı'. Bunun detaylarını da konuşuyoruz. 2007'de 363 milletvekili ile AK Parti'ye, vesayet odakları CHP'yi kullanarak cumhurbaşkanı seçtirmediler. Biz her zaman çözümün milletin elinde olduğuna inanmış bir partiyiz. 2007'de başlayan bir sürecin gereğini yapıyoruz. Geniş yetki, sıfır sorumluluk diye bir yönetim şekli bu dünyada yok. Halkın kararı üzerine karar olmayacağına göre, kabul edilmesi noktasında zerre kadar tereddüdüm yok ama kafa karıştıranlar var. Bu kafa karışıklığını ortadan kaldıracağız. Biz dedik ki 'PKK, hayır' diyor, 'Hayır verilmesi için her şeyi yapacağız' diyor. FETÖ de DEAŞ da onlara katıldı. Benim vatandaşlarımın terör örgütlerinin kampanyasına kayıtsız kalmayacaklarını düşünüyorum. Terörü sevindirmeyeceklerini sanıyorum. Yoksa vatandaşın kararı kendi kararı. Yoksa bizim ne haddimize? PKK, 'Evet çıkarsa biz bittik' diyor. Doğru bilmiş. Biz de onu yapıyoruz. Bir yanlış anlaşılma varsa bu vesile ile onu düzeltmiş olayım. Bizim vatandaşın tercihine müdahale etmek, onları terör örgütünün yanına koymak gibi bir düşüncemiz olamaz. Biz bir hassasiyetten bahsediyoruz. Terör örgütlerinin kararı ortadadır. Türkiye'nin bekası için, vesayet sistemini ortadan kaldırmak için bu değişikliği öngörüyoruz. Ne 'Evet' ne 'Hayır', bu ülke bölünmez. Herkes istediğini söyleyecek. Bizim milletimizin basireti engindir. Bugüne kadar milletin hiçbir yanlış karar verdiğini görmedim. Siyasetçiler bir yanlış karar verirse de millet onu düzeltir. Biz Türkiye'nin projelerini millete anlatmak, millet onay verdiği sürece onları hayata geçirmek için siyaset yapıyoruz, siyaset üretiyoruz. Dolayısıyla bu anayasa değişikliği Türkiye'nin projesidir. Hedef kitlemizin tamamına biz bunu anlatmak istiyoruz, hiçbir ayrım yapmadan da anlatmak istiyoruz. Dolayısıyla, biz bunu anlatamamışsak kusur bizde. Onu anlatabilecek bir dil kullanacağız. İfratta da olmayacağız, tefritte de olmayacağız yani ortalama yol neyse o yolu, o yöntemi izleyerek bu kampanya sürecini yürüteceğiz. Bütün bunları yaparken ana çerçevemiz bu, ana bakışımız bu, temel jargonumuz bu. Bu anayasa değişikliği, başkanlık talepleri, cumhurbaşkanlığı sistemine ilişkin tartışmalar çoktandır ülkemizde gündemde bulunuyor. 15 Temmuz'u dikkate aldığımızda, 15 Temmuz'dan bu yana cumhurbaşkanlığı hükümet modeline ilişkin destek hep artış trendi gösterdi. İşte bu 55, 56, 57. Oralara kadar çıktığına ilişkin ölçümler anketçiler tarafından bizlerle paylaşıldı. Daha kampanyamızı başlatmış değiliz, eminim bir kampanya ile halkın arasına çıktığımızda, bu değişikliği hiç kimseyi ötekileştirmeden, başkalaştırmadan, ifrat ve tefrite kaçmadan anlatacağız. Böylece bu desteğin daha da artacağı kanısındayım. Oluşturduğumuz ortak akıl sayesinde pek çok sorunu daha kolay çözeceğiz. Daha hızlı bir şekilde geleceğe adım atacağız. Halkımızın katkısı bize yol gösterici olmaya devam edecek, gücümüze güç katacak. AK Parti olarak, son 15 yılda vatandaşlarımızın gelişmesi ve demokrasimize katkı sağlaması için çok büyük destekler verdik. Bugün Türkiye’de her alanda güzel bir gelişme içindeysek, şüphesiz, bu başarıda halkımızın verdiği katkının, desteğin büyük payı var. Çünkü halkımızın destekleri olmasa biz bütün bu hizmetleri yapamayız. Ülkede istikrar ve güven olmazsa, iktidar olamazsınız. Geçmiş yıllara bakın, Türkiye, zayıf iktidarlarda hep kaybetmiş, zaman su gibi akmış, Türkiye kazanımlarını artıracağı yerde daha da azalmış. Son 50 yılın siyasi tarihine bakın, tek başına iktidarlardaki Türkiye'nin büyüme oranı, koalisyon dönemine göre iki kattır. Demek ki güven ve istikrar, bu iki sihirli sözcük bir ülkenin kalkınması gelişmesi için olmazsa olmazdır. 2023 yılında, ülkemizi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün işaret ettiği muasır medeniyetler seviyesine taşımak ve hatta onun ötesine geçmek en büyük dileğimiz, hedefimizdir. Bunu birlikte başaracağız. Bir olacağız, beraber olacağız, diri olacağız, iri olacağız, birlikte Türkiye olacağız. 2002'de "Tek başına, iş başına.' dedik. Allah sizden razı olsun, bizi iş başına getirdiniz ama Ankara'ya gittik, baktık ki her taraftan bir kafa uzanıyor. 'Hoşgeldiniz, biz sizin yeni ortaklarınızız. Kardeşim nerden çıktı? Biz oy isterken sizi görmedik. 'Burası Ankara.' dediler. Vesayetçiler, haksız ortaklar birdenbire peydah oldu. Hatırlayın, ilk denemelerinde ne yaptılar? 2007'de cumhurbaşkanı seçeceğiz, icat çıkardılar. 'Siz Cumhurbaşkanı'nı seçemezsiniz, 367 lazım.' dediler. Bu icadı, vesayet odakları çıkardı. CHP'de Meclis'te bunun sözcüsü oldu. Bunun üzerine dedik ki: 'Sorunların çözüm adresi millettir'. O gün karar aldık. Siz misiniz, bize cumhurbaşkanı seçtirmeyen, biz de 'İşin sahibine gideriz.' dedik. 16 Nisan'da bir karar vereceğiz, vereceğimiz karar şüphesiz milletin kararıdır, milletin kararı ne olursa olsun, başımız, gözümüz üstünde yeri vardır. Biz neden bu değişime ihtiyaç olduğunu her yeri gezerek, her vatandaşımızla buluşarak anlatacağız. Bu karar; Gelecek kuşakların kararıdır, çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğine karar vereceğiz. Ya onların aydınlık geleceğini inşa edeceğiz ya da sorunları onların üzerine bırakıp bu dünyadan göç edeceğiz, bunu yapamayız. Bu sorumluluğu üzerimizden atamayız. Onun için 16 Nisan, inşallah demokrasimizin daha da güçlenmesi, ülkemizin 2023 hedeflerine daha kararlı bir şekilde ulaşması ve milletimizin birliği, beraberliği, kardeşliği ve bekası için önemli bir gündür” dedi.