reklam
reklam
DOLAR 34,3243 % 0.21
EURO 37,3443 % -0.09
STERLIN 44,3222 % 0.24
FRANG 39,7226 % 0.1
ALTIN 3.035,66 % 0,50
BITCOIN 69.547,82 -3.839

Başkan Kesimoğlu “Birilerinin ‘Kral Çıplak’ Demesi Lazımdı”

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi :
Başkan Kesimoğlu “Birilerinin ‘Kral Çıplak’ Demesi Lazımdı”
reklam

Düzenlediği öğle yemeği organizasyonunda basın mensuplarıyla bir araya gelen Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu istifa süreci ve aday adaylığı sürecinde yaşananlara ilişkin samimi açıklamalarda bulundu.

Yaşanan sürecin demokrasiye inanan hiçbir bireyin vicdanen kabul etmesinin mümkün olmadığını ifade eden Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu, 2004 yılında CHP Genel Başkanlığı yapan Deniz Baykal’a karşı Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte muhalefet süreci yürüttüklerini hatırlattı. Parti içi demokratik bir ortamda geçmesi gereken Genel Başkanlık seçimlerinin bir cadı avı sürecine dönüştürüldüğünü ifade eden Başkan Kesimoğlu “Bugün CHP’nin yönetiminde bulunan anlayışın, 31 Mart seçimleriyle uzaktan yakından alakası yoktur. Onların derdi 1 Nisan. Çünkü CHP’nin tepesine çöreklenmiş o anlayış, klikleşmiş o anlayış sadece ve sadece kendi koltuklarının peşindeler” dedi.

Konuyla ilgili Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu tarafından yapılan açıklamada “Bildiğiniz gibi geçtiğimiz hafta 40 yıldan bu yana onurla, iradeyle, kararlılıkla, özveriyle ve fedakarlıkla emek verdiğim partimden üzülerek de olsa istifa ettim. Bugüne kadar yaşamış olduğum süreçle ilgili olarak Kırklareli kamuoyunu, ülke kamuoyunu bilgilendirmek istiyorum. İstifadan bu yana hak etmediğim değerlendirmelerle baş başa kaldım. Bu süreç gerçekten benim için çok zordu. Önce onu itiraf etmeliyim. Bir kısım arkadaşlarımız beni koltuk sevdalısı olmakla suçladılar. Böyle bir iddiayı kabul etmem asla söz konusu olamaz. Ben hayatımın hiçbir döneminde koltuk sevdalısı olmadım. Koltuk sevdalısı olsam muhalefet yapmazdım. 2004 yılında Sayın Baykal’a karşı muhalefet hareketi yaptık. 2018 yılında Sayın Kılıçdaroğlu’na da muhalefet ettik. Bu muhalefet anlayışımızı ortaya koyarken demokrasiden ödün vermedik. Kendi koltuğumuzun sevdasında asla olmadık. Ülke sorunlarını, kendi sorunlarımızın üzerinde ve ötesinde gördük. İsimle değil, ilkeyle siyaset yaptık. Eğer ben koltuk sevdalısı olsaydım; Seçime 6 ay kala, Muharrem İnce’nin yanında yer almazdım. Ancak zannettim ki gerçekten CHP’yi yönetenler, onlar da demokrasiye inanmışlar ve ülke için istedikleri demokrasiyle eş konumlu olarak parti içerisinde de demokrasiyi işletecekler. Ancak gelinen noktada bunun böyle olmadığını gördük. Bununla ilgili değerlendirmelerimi yıllardır yapıyorum. Birilerinin ‘Kral çıplak’ demesi lazım, işte o birilerinden birisi benim. Koltuk sevdası konusu asla söz konusu değil. Ben önümüzdeki 5 yıl yeniden Belediye Başkanı olursam, ne boyum uzayacak ne de ömrüm uzayacak. Önemli olan demokrasilerde halkın gücüne saygı duymaktır. İkinci bir konu CHP’de bir bölen yaftası asmak istiyorlar. Bunu da asla kabul etmem mümkün değil. Ben hayatımın hiçbir döneminde bölen olmadım. Her zaman parti içerisinde doğruları söyledim. Koltuk sevdalısı olsam başkaları gibi kaçak güreşebilirdim. Parti içi iktidarın yanında yer alıyor görünüp, parti içi muhalefet ile hareket edebilirdim. Her fırsatta söylediğim gibi Allah’ın boy kadar yürek verdiği nadir kullardan birisiyim. Asla mertlikten, dürüstlükten ödün vermedim. Onun için elbette ki partimin menfaati söz konusudur. Ancak gelinen nokta Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayı ile bu işin olmayacağıydı. Bunun için de halkım, 5 yıldan bu yana hizmet etmekten gurur duyduğum Kırklareli halkı benim görevime devam etmemi istedi. Onun için bu süreci enine boyuna işleyerek, değerlendirerek en doğru kararı vermeye çalışıyorum. Kimisi diyor ki; ‘2014’te atanırken iyiydi, 2019’da atanmayınca konuşuyorsun’ 2014’te ben parlamentoda mutlu ve mesut Milletvekilliği yapıyordum. Genel Başkan bana bu görevi verdi, geldim. Elbette artık seçim takviminin son günleriydi, benim ön seçim isteyecek ortamım yoktu. Kaldı ki evim Babaeski’deydi. İkametgahım oradaydı. Onun için atama ile mecburen geldim. Kırklareli halkı sahip çıktı, %38 ile Belediye Başkanı oldum. 5 yıl yaptığımız hizmetler sonucunda anketler gösteriyor ki; 3 yıldan bu yana yaptırıyoruz halkımızın Belediye hizmetleriyle ilgili, şahsımla ilgili düşünceleri nelerdir bunları tespit edebilmek için anketler yaptırıyoruz. En son yapılan anketler memnuniyet oranının %70 olduğunu ortaya koyuyor. Bunun sonucunda aday gösterilmedim. Benim derdim Belediye Başkanı seçilmek ya da seçilmemek değil. Kırklareli halkının beklentileri, iradesi sonucunda ona saygı göstermek. Bugüne kadar ben Cumhuriyet Halk Partisi’nin sayesinde 2 dönem Milletvekilliği yaptım, ön seçimde birinci sıradan Milletvekili oldum. 2014 yılında Sayın Genel Başkanın talimatıyla aday oldum ve 5 yıl Belediye Başkanlığı yaptım. CHP’nin sayesinde ben bu görevlere geldim. Benim CHP’nin kurumsal kimliğiyle uzaktan ya da yakından olumsuz değerlendirmem yok, olamaz da zaten. Ben Cumhuriyet Halk Partisi’nin yönetimine isyan ediyorum. Yönetiminin almış olduğu kararlara direniyorum. O kararları kabul etmiyorum. Cumhuriyet Halk Partililiğimi ölçmek kimsenin hakkı ve haddi değildir. Ben gözümü CHP’de açtım. Özenle korudum, bilinçle korudum, ilkeyle korumaya da devam ediyorum. Benim o 6 ok 40 yıldır yüreğimde. Benim yüreğimden onu silmeye kimsenin gücü yetmez. Mesela 2004 yılında Sayın Baykal’a muhalefet ederken, 29 Milletvekili vardı benim arkamda o hareketin sözcülüğünü yaparken. Muhalif Milletvekillerinden birisinin ismi de Sayın Kılıçdaroğlu idi. Bu anlayışımızı biz ortaya koyduk, ödün vermedik. Benim CHP’liliğim ölene kadar devam edecektir. Şekli olarak bu kararı tanımadığım için CHP’nin üyeliğinden istifa ettim. Ancak aklım, gönlüm, yüreğim her zaman CHP için atacak. Yakın bir tarihte CHP’ye gerçekten kuruluş felsefesine uygun, Mustafa Kemal’in armağan ettiği o kuruma gerçek anlamda sahip çıkacak yöneticiler gelecekler. Ben de o noktadan itibaren yuvam olan CHP’ye büyük bir onurla, gururla dönüş yapacağım. Aday adayı oldum. Her türlü demokratik yolu değerlendirdim. Parti içi teamülleri değerlendirdim. Ailemden aldığım, partimden aldığım terbiyeyle aday adaylığı sürecini yönettim. Her zaman ön seçimi tercih eden bir kişi olarak, diğer aday adaylarımız içinde ön seçim ya da eğilim yoklamasını arzulayan, talep eden tek kişi bendim. Örgütüm, il ve ilçe, kadın kollarım, gençlik kollarım taleplerini genel merkeze ilettiler. Hatta belli bir noktadan sonra ‘Bizim adayımız Sayın Kesimoğlu’ dediler. Yaklaşık 28 Sivil Toplum Örgütünün temsilcisi 2019 seçimlerinde CHP’nin Belediye Başkan Adayı olarak Kesimoğlu’nu görmek istediklerini ifade ettiler. Anketler yaptırdık, bunların hepsini Genel Merkezimize, Sayın Genel Başkan başta olmak üzere MYK üyelerine ilettik. 3 gün gibi kısa bir zaman dilimi içerisinde 2 tane gencecik evladımız 11 bin imza topladılar. Bunların hiçbiri dikkate alınmadı, yok sayıldı. Benim isyanım buna. Ben teamüller gereği ve terbiyem gereği en son geçtiğimiz hafta yani 10 gün önce ayın 4’ünde Sayın Genel Başkan ile görüşmeye gittim. Mevcut aday ile seçim kazanmanın mümkün olmadığını söyledim. ‘Biz sizinle 2004 yılında Sayın Baykal’a muhalefet ettik’ dedim. Sayın Genel Başkan Yardımcımız ve Tekirdağ Milletvekilimiz Faik Öztrak bana dedi ki ‘Sen Muharrem İnce ekibiyle birlikte hareket ettin. Onun için listede yer alamadın’ Bende Sayın Genel Başkanımıza sordum ‘Eğer ben Muharrem İnce’nin ekibiyle birlikte değişimden yana tavır takındıysam, bu bugün antidemokratik ve tü kaka olarak değerlendiriliyorsa benim kabul etmem mümkün değil. 2004 yılında sizinle birlikte Sayın Baykal’a birlikte muhalefet etmiştik’ dedim. Tebessümle karşıladı. PM üyelerine yazılar yazdık. Maalesef ilimizde Milletvekili olarak görev yapan kimi kişiler ‘Sizin bilmediğiniz şeyler var’ diyerek benim 58 yılda biriktirdiğim onurumu, kendi siyasi geleceklerine basamak yapmaya çalıştılar ve çalışıyorlar. Kapalı kapılar arkasında her türlü iftira, yalanlama ve karalama yapıyorlar. Halkın önünde mertçe, dürüstçe söyleyecekleri şeyler değil. Çünkü; Söyledikleri safsatadan başka bir şey değil. Sayın Genel Başkanımıza bunu da sordum ‘Bilmediğiniz şeyler var’ derken ne ima ediliyor? Kesimoğlu başarısız, eğitimsiz, çalışmamış olabilir. Ancak ‘Bilmediğiniz şeyler var’ diyerek kimse benim 58 yıllık onurumu ayaklar altına alamaz. Ben öğrenmek istiyorum. Benim hakkımda herhangi bir yolsuzluk ya da başka bir şey varsa bunu öğrenmek ve kendim savcılığa gidip, kendim hakkında suç duyurusunda bulunmak istiyorum. 5 yıldır müfettiş gelmedi. Savcı görüşüme başvurmadı. Peki, nedir bu ilişkiler? Eğer bir insanı karalamak istiyorsanız, küçük insanların, küçük beyinlerin yöntemleriyle hareket edersiniz. Bunları ilk defa söylüyorum, bir daha benim ağzımdan duyamazsınız. Benimle ilgili elinde bilgi ve belge olan varsa savcılığa gider, gereğini yapar. Ben bunu 5 yıldan bu yana söylüyorum. Ben birkaç kez partili üyelerimle toplantılar düzenledim. 2 kez halk toplantısı düzenledim. Yaptığım hizmetlerle ilgili düşüncelerimi ortaya koydum. Sözü, eleştirisi ve kaygısı olan oraya buyursun, halkın içinde hesabını sorsun bende hesabımı onların gözü önünde vereyim dedim. Kimse eline mikrofon alıp, böyle bir değerlendirme içerisine giremedi. Kapalı kapılar ardında siyaset yapılmaz. Siyaset mert ve yürekli adamların işidir. O Milletvekilliği elbisesi ağır sorumlulukları ve yükümlülükleri üzerinde barındıran bir makamdır. Onun gereğini yerine getiremeyenlerin kapalı kapılar ardında dedikodu üreterek, kendi siyasi geleceklerini garanti altına almaya hakları yoktur. 3 ay önce Sayın Genel Başkanımıza ‘Benimle çalışmak istemeyebilirsiniz. O zaman bana lütfen söyleyin. Benim onurumla oynanmasına izin vermem. Saygıyla da karşılarım. O zaman söyleyin, ben adaylıktan çekileyim. Ben illa Belediye Başkanı olayım sevdasında değilim’ dedim. 3 ay yıpratıcı, siyasetin çirkin yüzünün uygulamalarını görerek bu noktaya geldik. Ben Belediye Başkanlığına illa yeniden aday olayım diye ya da başka bir siyasi partiye geçeyim de oradan aday olayım diye 40 yıllık partimden istifa etmedim. Ben Genel Merkezin, başta Sayın Genel Başkan olmak üzere gerekli organlarda görev yapanların Kırklareli halkının iradesine koyduğu ipoteğe isyan ettim. Kurumsal kimlikle meselem yok. Ancak bugün CHP’nin yönetiminde bulunan anlayışın, 31 Mart seçimleriyle uzaktan yakından alakası yoktur. Onların derdi 1 Nisan. Çünkü CHP’nin tepesine çöreklenmiş o anlayış, klikleşmiş o anlayış sadece ve sadece kendi koltuklarının peşindeler. Eğer koltuk sevdalısı arıyorlarsa hemen en yakın aynaya bakacaklar. Aynada hangi yüzle karşılaşıyorlarsa, koltuk sevdalıları onlardır. Biz bir adaylık sürecini yönetemedik. Bakın bu seçimin yapılacağı anayasada yazıyor. Yerel seçimler 5 yılda bir yapılır. 2014’ün 30 Mart’ında yerel seçim olduysa demek ki 2019’un 30 Mart’ından sonra  gelecek ilk Pazar bu ülkede yerel seçim var. Eğer bağımsızlık mücadelesini kazanmış, bu ülkeye demokrasiyi getirmiş, devrimleri bu ülkeye kazandırmış ve çağdaş bir ülkenin temellerini atmış bir partinin yöneticileri gerçekten seçimde başarılı olmak isteselerdi şurada seçime 45 gün kala halen daha aday peşinde koşmazlardı. Partinin yönetiminde kendi siyasi kulvarlarında kredilerini tüketmiş insanları alıp, Cumhuriyet Halk Partisi’nin tepesinde, karar verici mekanizmanın içerisinde yer vermezlerdi. Biz ülke için demokrasi istiyoruz ancak kendi içimizde demokrasiyi çalıştırmıyoruz. Eğer siz kendi içinizde demokrasiyi işletmiyor, bütün kavram ve kuralları ile işler hale getirmiyorsanız sizin ülkeyle ilgili demokrasi talebiniz su üzerine yazılmış yazı gibidir. Samimiyetten uzaktır. Ben inanıyorum ki; Partimin yönetimindeki bu anlayış, gidecek. 24 Haziran’da yapılan Milletvekilliği seçimiyle ne kadar ilgisiz oldukları ortadaydı. Hepsinin hesabı; 25 Haziran’dı. Bugün 31 Mart seçimlerine ilişkin iddiaları yok. Her biri 1 Nisan sabahının hesabı içerisindedir. İşte tepkim bunadır. Yoksa beni atamadıkları için değil. Ben 58 yıllık geçmişimde onurlu duruş sergiledim. 5 yıllık Belediye Başkanlığı görevimde ayrım yapmadım. Hak, hukuk, adalet gözettim. Kimseyi ötekileştirmedim. Yıllardan beri konuşulan ancak yaşama geçmeyen konularda adımlar attık. Maddi imkansızlıklar ve siyasi engellemelere rağmen güzel şeyler yaptık. Zaten eğer gücümü ben bugün halktan alabiliyorsam, halkta benim karşılığım varsa yaptıklarımızla ilgilidir. Partide maalesef sadakat mi? Liyakat mi? ikileminde sadakat ön plana alındı. Biat edeceksiniz. Büyükler sizden neyi, ne kadar, ne zaman istiyorlarsa onu yapacaksınız. Ancak ülkede başarılı bir CHP istiyor ve bekliyorsak liyakatı işler hale getirmelisiniz. Ön plana çıkarmalısınız. Parti için çalışan, önemseyen partililere destek olacaksınız. Onları yok saymayacaksınız. Ben mevcut aday arkadaşımla ilgili herhangi bir değerlendirme anlayışı içerisinde değilim. Siz zaten tanıyorsunuz. Ben bütün siyasi hayatım boyunca hiçbir zaman rakiplerimin hataları, eksikleri ve yanlışlarından yararlanarak kendime prim elde etme anlayışını doğru bulmadım. Eğitimim, kültürüm ve birikimimle hep siyaset yaptım, halkın karşısına çıktım. Geldiğim yerler onurla ifade edeceğim yerlerdir. Ben bir tek kişiye değil, halka borçluyum. Kırklareli halkına borçluyum. Onların gücüne inanıyorum. Halkım bana ‘Yürü önümüzden’ dedi. Mesele budur. Ben gücümü Genel Merkez’den değil, demokrasilerde en büyük güç olan halkın gücünden alıyorum. Başarılı olacağımıza da gönülden inanıyorum. Ülkede ve partide demokrasi istemenin bedelleri vardır. Bende bu bedelleri ödemiş bir kişiyim. Tecrübe yapılan hataların toplamı, yenen kazıkların bileşkesidir. Ben tecrübeliyim. 2004 yılında parti içinde demokratik bir tüzük istedik, çağdaş bir program istedik ve bu iki  anlayışı ete, kemiğe büründüren kadronun işbaşına gelmesini istedik. 2007 seçimlerinde “Deniz Kazasına” uğradık. Parti içi ve ülke içi demokrasi mücadelemiz devam etti. Koltuk sevdamız olmadığı için mücadelemizi büyük bir özveriyle yürüttük. 2019 seçimlerinde de “Kılıç Yarası” aldık, hiç önemli değil. Anamdan Milletvekili ya da Belediye Başkanı olarak doğmadım. Ben bu birikimimi halkıma hizmet olarak değerlendirmek istiyorum. Benim derdim bu. Bugüne kadar ilkeyle siyaset yaptım. Yaptığım hiçbir işten pişmanlık duymadım. Politikacı gelecek seçimleri, siyaset adamı gelecek kuşakları düşünür. Türkiye gerçekten bir ekonomik krizin içerisinde. Her gün Cumhuriyet’in kazanımları yok ediliyor. Umut olması gereken, halkta bir umut yaratması gereken CHP’nin bir kenarda tamamen kısır politikalar ile kendi içine enerjisini tüketmesini doğru bulmadığım için bu tepkiyi veriyorum. Akıllı adam kendi aklını, daha akıllı adam başkalarının da aklını kullanır ve buna ortak akıl denir düşüncesiyle hareket ettim. Kanat önderleri ve sivil toplum kuruluşlarıyla görüştüm. Bu süreçte de görüşüyoruz. Önümüzde sayılı günlerimiz var. Elbette halkımın bu talebini karşılıksız bırakmayacağım. Bu akşam, Sevgililer Günü ile ilgili olarak Işın Karaca konseri var. Düşüncemi bu akşam Sevgililer Günü armağanı olarak konser öncesi söyleyeceğim. Buraya gelene kadar anketler yaptırdık. STK’lar ile görüştük. Kırklareli üzerine sözü, katkısı, eleştirisi olan kimler varsa onlarla görüştüm. Bir noktaya geldim. Ben kendimi önce Allah’a daha sonra Kırklareli halkına emanet ediyorum. Onların ilgilerini ve desteğini samimi buluyorum. Yayla Mahallesi’nde de söylediğim gibi o emekleri harcatmam. Buradayım, kenara çekilmeye niyetim yok. Önümüzdeki 5 yıl, yaptığımız hizmetlere yenilerini eklemek için varım” denildi.