Çanakkale Zaferi’nin 102’nci yıldönümünü heyecanla ve gururla kutluyor, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere vatan savunması noktasında kanını toprağa akıtıp canlarını veren tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.
18 Mart büyük Türk Milleti’nin bağımsızlığının sağlanması ve bekası için şehadet mertebesine erişmiş tüm vatan evlatlarının saygı, şükran ve rahmet ile anıldığı gün olmakla birlikte aynı zamanda kazanılmış Çanakkale Zaferi’nin de kutlandığı gündür.
Çanakkale Savaşı’nda Türk Milleti’nin yüksek vatan sevgisi ve bağımsızlık isteği doğrultusunda verdiği bu emsalsiz mücadele; Türk’ün vatanının bütünlüğü için gerektiğinde neleri göze alabileceğinin en önemli göstergesidir.
Düşman donanmasının Çanakkale’yi geçebilmek ve akabinde kutsal vatanımızı ele geçirebilmek için yaptığı hamleler; Türk Milleti’nin iman, inanç ve vatan sevgisiyle mücadelesi karşısında çaresiz kalmıştır.
Son teknoloji silahlarla donatılmış düşman kuvvetleri sayıca az olan Türk ordusu tarafından imha edilmiş, “Yenilmez armada” diye tanımlanan ve “Batmaz” denilen düşman donanması Seyit Onbaşı’nın fedakarlığı ve gayreti ile küçümsenen Nusret mayın gemisinin döşediği mayınlar sayesinde boğazın dibini boylamış, bu doğrultuda savaşları gücü fazla olanın değil, vatan sevgisi fazla olanın kazanacağı gösterilmiştir. Çanakkale Savaşı’nda verilen mücadele, Türklüğü küçümseyen, Türk milliyetçilik gurur ve şuuruna sahip insanların onuruna ve kutsal bildikleri vatanına göz diken, Türk Milleti’nin gücünü imtihan etmeye kalkışan bugünkü ihanet odaklarını da nasıl bir sonucun beklediğini anlamaları açısından, ders almalarını gerektiren tarihi bir dönemeçtir.
Türklük gurur ve şuuru temel bilinç unsuru olarak beyinlerinde yer etmiş olan kahraman atalarımız Türk Milliyetçiliği’ni kendine şiar edinip, ortak bir ülkü doğrultusunda birleşerek düşman kuvvetlerin üstesinden gelmiştir. Bu kapsamda Çanakkale Zaferi, vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı söz konusu olduğunda, Türk Milleti’nin neleri başarabileceğinin ve gerektiğinde nelerin üstesinden gelebileceğinin en güzel kanıtıdır.
Şanlı Türk Milleti tarihinden aldığı güçle kendisini yok etmeye, ayaklar altına almaya çalışan güçlere karşı her ne pahasına olursa kanından ve canından vazgeçerek Türkiye’nin milli birliğini ve bölünmez bütünlüğünü korumak için göğsünü siper etmekten asla ama asla çekinmeyecektir. Bugün rüzgâr ekenler Çanakkale Savaşı’nda ve diğer destansı mücadelelerimizde olduğu gibi yine fırtına biçecek ve boğazın soğuk sularında yok olacaklardır.
Bu ihtişamlı ve inanılmaz zaferi asla unutturmayacak; şehitlerimizin ve gazilerimizin emaneti olan, sınırları kanla çizilen Türkiye’yi ve Cumhuriyetimizi aynı ruh ve anlayışla korumanın hepimizin namus borcu olduğunu bilerek emanetlerine sahip çıkacak ve onları koruyacağız.
Onların bayrağı yere düşürmemek için “Allah Allah” nidalarıyla ölüme adeta koşarak gittiklerini unutmayacak ve Şanlı Türk Bayrağı’nı daha yükseklerde dalgalandırmak, indirmek isteyenlerin karşısında da çelik gibi durmak için yılmadan, yorulmadan mücadele edeceğiz. Gerektiğinde Seyit Onbaşı, Ezineli Yahya Çavuş, Yozgatlı Mustafa ve daha pek çok kahraman şehidimiz misali bizlerde gözümüzü kırpmadan vatan savunması için canlarımızı feda edeceğiz.