Ak Parti Genel Başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakanı Binali Yıldırım Kırklarelili vatandaşlarla buluştu. Başbakan Binali Yıldırım’ı on binlerce Kırklarelili vatandaş coşkuyla karşıladı. “Kırklareli ‘Evet’ Diyor” mitingine katılan on binlerce Kırklarelili vatandaş Dingiloğlu Meydanı’nı Türk Bayrakları, Ak Parti Bayrakları ve ‘Evet’ yazılı bayraklar ile doldurdu.
Kırklarelili vatandaşları selamlayarak kürsüye çıkan Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım Kırlareli'nin AK Parti tarihinde çok önemli bir yeri olduğunu dile getirerek, "1999, kurucu genel başkanımız, milletin adamı Recep Tayyip Erdoğan okuduğu şiirden dolayı hapse mahkûm olunca, geldi burada Kıklareli Pınarhisar'da cezaevinde yattı. O zaman bazıları dedi ki 'bu bir bitiştir. Recep Tayyip Erdoğan artık gitti, yok oldu, muhtar bile olamaz.' dediler. Hatırlayın o günleri. Ancak burada mapushane günlerini doldurdu ve bundan sonra o kutlu yolculuk başladı." diye konuştu.
Ardından, önce AK Parti'yi kurduklarını, beraber yola çıktıklarını hatırlatan Yıldırım, şöyle devam etti:
"Daha sonra genel başkanımız oldu. Milletvekili olacaktı, engellediler. Yine milletin kararlılığıyla milletvekili oldu, başbakan oldu, nihayet sizlerin oylarıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı oldu. Mazlumların umudu oldu. Mağdurların yoldaşı oldu, zalimlerin korkulu rüyası oldu. En önemlisi de milletin sevgilisi, milletin adamı, Türkiye'nin lideri oldu. Onun için Kırklareli önemli. Biz nereden geldiğimizi, nereye gittiğimizi, bir an olsun aklımızdan çıkarmıyoruz. Bu millete bizim borcumuz var. Biz bu millete aşığız aşık. Bu millete biz efendilik yapmaya gelmedik. Bu millete hizmetkar olmaya geldik."
– "15 Temmuz bir milattır"
Başbakan Yıldırım, 15 Temmuz'un unutulmaması gerektiğini vurgulayarak, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bazıları 15 Temmuz bir hayaldi dese de 15 Temmuz alçak FETÖ alçak terör örgütünün, başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere, hükümetine, milletine karşı bir darbe girişimidir. Türkiye, Kırklareli alçaklara gereken cevabı o gece verdi. Milletin bayrağını yere düşürmediniz, ezanları dindirmediniz, bayrağımızı indirmediniz. 15 Temmuz bir milattır. 15 Temmuz bir kez daha gösterdi ki bu sistem böyle devam ederse, darbelerden, ekonomik krizlerden ve sorunlardan asla kurtulamayacağız. Onun için 82 model darbelerden kalan bu anayasayı artık bir kenara bırakmanın zamanı geldi de geçiyor. Bazıları diyor ki 'bu anayasayı çok aceleye getirdiniz.'. Hadi oradan canım. 10 senedir 15 senedir bütün partiler, her seçimde 'bu anayasayı, bu darbe anayasasını değiştireceğiz.' demiyorlar mı? Peki seçim geçiyor ne oluyor? Verilen sözler unutuluyor ve bir dahaki seçim yine aynı laflar. Ama AK Parti millete karşı, vatandaşa karşı hep sözünün arkasında durdu, verdiği sözleri hep yerine getirdi. Yapamayacağı işi de söz vermedi."
Darbe girişiminden sonra MHP ile bir araya geldiklerini ve bu değişikliği yapmaya karar verdiklerini hatırlatan Yıldırım, ardından mecliste görüşmelerin olduğunu hatırlattı.
Başbakan Yıldırım, o süreci şöyle anlattı: "Anamuhalefet partisinin, HDP'nin nasıl ortalığı birbirine kattığını, kürsüleri nasıl işgal ettiğini, nasıl bu anayasa değişikliğinin çıkmaması için ortalığı birbirine kattığını hatırlayın. Ancak biz dedik ki gönlümüz isterdi ki CHP de bu değişikliğe katılsın. Bunun için teklif götürdük, ziyaret ettik. Dedik ki; 'gelin birlikte yapalım bu şeref hepimize nasip olsun.'. Ancak ne oldu? Sonuçsuz kaldı, çağrılarımız sonuçsuz kaldı. Peki dedik 'madem siz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine razı değilsiniz, istemiyorsunuz, o halde siz de kendi değişiklik teklifinizi getirin ikisini birden götürelim. Kırklareli'ye, 80 milyonun önüne koyalım, hangisi kabul edilirse başımızın üzerinde yeri var.' Buna da gelmediler.
Peki siz ne için varsınız? Eğer milletin sorunlarını çözmeyecekseniz, milletin geleceğine yönelik hedefiniz, hayaliniz yoksa, siz nasıl iktidar olacaksınız. İşte bunun için millet size 50 senedir iktidar vermiyor. Çünkü milleti inandıramıyorsunuz. Bu anayasa değişikliğini, MHP ile geçirdik, şimdi huzurunuzdayız. AK Parti parti olarak bugüne kadar milletten kaçmadık. Bugüne kadar sizin rızanız olmayan hiç bir işi yapmadık. Siz emrettiniz, siz istediniz biz onu yaptık. Millet bizden bir şey istemiyorsa, istemediği bir şey varsa biz ona uzak dururuz."
Başbakan Yıldırım, 14 yıllık iktidarın sırrının 'daima millet, daima hizmet' olduğunu ifade ederek, "16 Nisan da ülkemize çağ atlatacak, Türkiye'yi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün muasır medeniyetler hedefine götürecek anayasa değişikliğine 17 günümüz kaldı. Dünya değişiyor. Dünyada yeni bir düzen kuruluyor. Bu değişim de Türkiye'nin etrafında oluyor. Bunun için Türkiye olarak güçlü olmamız, masada yerimizi en iyi şekilde almamız lazım. Veya ağır aksak giden bu 82 model anayasa ile içimize kapanacağız, terör belasıyla, ekonomik krizlerle uğraşacağız, zayıf hükümetler de darbelerle başa çıkmaya çalışacak. İki yol var birisi gelecek, birisi mevcudu korumak, geçmişte kalmak. Bu millet işi bitirmiş, işte meydan bunu söylüyor. Rengine kurban olayım ay-yıldızlı bayrak. 80 milyon vatandaşıyla, köklü geleneğiyle Türkiye büyük bir ülke. Sorunlar çıkartan, çıkan sorunlara çözüm üretemeyen bu sistem Türkiye’ye yakışmıyor. Türkiye’ye dar geliyor, bedeller ödetiyor. En son 15 Temmuz’da ödedik. Şehitlerimiz, gazilerimiz oldu. Kardeşliğimiz zarar gördü. Hatırlayın, geçmişe bakalım. Zayıf hükümetler seçim oluyor, hükümet kurulamıyor. Aylarca görüşmeler, partiler arasında pazarlıklar, bakan pazarlıkları zaman geçiyor, kaybeden kim oluyor? Millet oluyor, millet! Çocuklarımız oluyor, geleceğimiz oluyor. Diyelim ki zor bela hükümet kuruldu, bu sefer Başbakanlar, Cumhurbaşkanları ile oturuyorlar anlaşmazlığa düşüyorlar. Hatırlayın, Süleyman Demirel ile Tansu Çiller, Erbakan koalisyon kurdu. 1 yıl sonra Başbakan değişecek, Demirel kabul etmiyor. ‘Ben seni başbakan yapmıyorum’ diyor. Güvenoyu var, milletvekili var ama keyfine göre hükümet kurma görevini Tansu Çiller’e vermiyor. Halbuki ‘Bu benim kızım’ diyordu. Ne oldu? Güç maalesef insanları birbirine düşürüyor. Ecevit ile Ahmet Necdet Sezer’i hatırlayın. Bir anayasa kitapçığı fırlatıldı, Türkiye bir günde fakirleşti ve 23 banka battı. Dolar, faizler aldı başını gitti. Ne oldu? Ak Parti geldi tam 11 yıl bunların bıraktığı bu borcu ödeye, ödeye, ödeye buraya geldik. Tam 638 Milyar borç ödedik. İstiyoruz ki, sevgili Kırklarelililer bugünleri bir daha yaşamayalım, sürekli iktidar olsun, istikrar olsun. Tıpkı Menderes dönemi gibi, Özal dönemi gibi, Recep Tayyip Erdoğan dönemi gibi her zaman güçlü hükümetler olsun. Bakın, 1950’den bugüne Türkiye’de 48 hükümet kuruldu. Ne yapar? 17 ay yapar. 17 aylık zamanda nasıl hizmet vereceksin? Ne yapabilirsin? Sadece tebrikleri kabul eder, arkasından vedalaşmaya başlar. Bakın, şimdi ne yapıyoruz? Bu değişiklik ile 5 yıllığına hükümeti seçiyoruz. Nerede seçiyoruz? Sandıkta seçiyoruz, siz seçiyorsunuz. Vekilleri seçip göndermiyorsunuz, Cumhurbaşkanını da seçiyorsunuz. Aynı gün seçiyorsunuz. 2 sefer sandığa gitmek yok. %51 oy alan hükümeti kuracak. Aşağı oy alırsa olmaz, seçilemiyor. Çünkü; Güçlü olması lazım, güçlü hükümet olması lazım. Darbelere dirensin, ekonomik krizlere geçit vermesin, yatırımlar yavaşlamasın, büyüme hızı azalmasın, daha çok iş, gençlere daha güzel gelecek hazırlasın diye bunun için iktidarı vekillere bırakmıyoruz. Sandıkta millet karar veriyor. Bu sistemle beraber mecliste güçleniyor. Meclis bütün denetim görevlerini, yasama görevlerini hatta Cumhurbaşkanı ve bakanları denetliyor. İcabında yargılıyor! Onun için ‘Meclis zayıflıyor’ lafı da koca bir yalan. Yalan rüzgârının bir parçasıdır. Türkiye’de istikrar olacak, Türkiye’de kalıcı, güçlü iktidar olacak. Söz verilen bütün hizmetler görülecek. Eğer çok beğenirseniz 1 dönem daha seçersiniz. Üçüncü isterseniz seçemeyeceksiniz. Hani nerede padişahlık, tek adamlık? Milletin olduğu yerde tek adam olur mu ya? Çünkü; Millet patrondur. Oyu veriyor, seçiyor. Oy vermiyor, gönderiyor. Bu sistemde padişahlık olur mu? Bu yalan tutmayınca, rejim değişecek demeye başladılar. Kardeşim ne rejimi değişiyor? Bunlar daha hükümet sistemi ile rejimin arasındaki farkı bile bilmiyorlar. Atatürk hayatta olsa bunları CHP’nin kapısından içeriye sokmaz! Kırklareli’nin güzel insanları Cumhuriyet diyor. Cumhuriyeti bu millet kurdu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde İstiklal Savaşını zaferle kazandık ve Cumhuriyetimizi kurduk. Cumhuriyet’in bekçisi de Kırklareli’dir. 80 Milyon vatan evladıdır! Bu Cumhuriyete göz dikenin gözünü çıkartmak hepimizin boynunun borcudur. Şimdi 18 maddelik bu değişiklik sistemi ne getiriyor? Parlamenter sistemi bırakıyoruz, Cumhurbaşkanın ve başbakanın birbiriyle anlaşamadığı o kötü dönemleri geride bırakıyoruz. Güçlü hükümetin garanti altına alındığı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçiyoruz. Diyoruz ki; Hükümetlere herhangi bir müdahale olmasın. Kimse müdahale etmesin. Hükümetler hızlı karar alsın, zaman kaybetmesin. 14 yıllık Ak Parti iktidarı nasıl güçlüyse, bundan sonra tek başına iktidar garanti altına alınsın. 17 Haziranda ne oldu? 5.5 ay Türkiye hükümetsiz kaldı. Kim kaybetti? Ülke kaybetti. Kim kazandı? Terör örgütleri ortalıkta cirit attı. HDP, 8 Haziran’da hemen dişini gösterdi. ‘Sırtımı kandile dayıyorum’ dedi. Bu değişiklik ile Türkiye istikrar ile büyümeye devam edecek. Büyümenin önündeki engeller kalkacak ve yatırımcılar yatırım yaparken ‘Gelecekte ne olacak, kriz olacak mı, zarar görecek miyim?’ diye korkmayacaklar. Peki bu sistem başka ne getirecek? Terör ile mücadelede ülkeyi daha güçlü hale getirecek. Terörün kökünü kazıyacak. Bütün devlet kurumları bütün güvenlik birimleri güçlü hükümet sayesinde bir olacak, terör ile birlikte mücadele edecek. Meclis daha güçlü olacak. Meclis üzerindeki hükümet baskısı kalkacak. Çünkü; Hükümet ayrı seçiliyor, meclis ayrı seçiliyor. O yüzden şimdiki sistemde hükümet, meclisin üzerinde baskı kuruyor. Bakanlar aynı zamanda milletvekili. Bu sistemde öyle değil. Meclis tamamen yasama yapacak, denetim yapacak ve milletin beklentilerini karşılayacak. Meclisin çıkarttığı kanun üzerinde hiçbir başka kanun yok. Cumhurbaşkanı sadece, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkartacak. Ne için? Günlük işleri yapmak için. Bakanlık kuracak, atama yapacak ve böylece 5 yıl boyunca kesintisiz hizmeti sağlayacak. Kırklareli’nin vekilleri, Kırklareli’nin daha fazla sorunlarıyla uğraşma vakti bulacak. 16 Nisan’da ki anayasa değişikliği ile birde milletvekili sayısı 550’den 600’e çıkacak. Bunu neden yapıyoruz? Nüfus arttı onun için yapıyoruz. 1934 yılında her 40 bin vatandaş için 1 milletvekili seçiliyordu. İnönü döneminde de böyleydi. 82 anayasasında milletvekili sayısı sabitlendi. 87 yılında ilk değişikliği Özal yaptı. 400’den 450’ye çıkarttı. Bakın şimdi, milletvekili sayısı neden 600’e çıkıyor diyenler Kılıçdaroğlu, geçmişi unutmuş. Halbuki 1995 yılında 450 milletvekilinden 550’ye arttıran kendileri. Şimdi onu unutmuşlar. O zaman nüfus 58 milyondu. Bu artışa karşı çıkıyorlar. Kardeşim, yapmayın. Dün yaptığınız işi bugün inkar etmeyin. Bunun hepsinin kaydı var, bu millet açar, bakar hesabını sizlere sorar. Değerli kardeşlerim, şimdide bir başka konu var. O da nedir? 18 yaşında efendim milletvekili olur mu? Muhtar olur mu? Belediye meclis üyesi olur mu? Belediye başkanı olur mu? Buna karşı çıkıyor. 25 yaşında olsun istiyorlar. Senin keyfine göre mi hareket edeceğiz? Gençler bu ülkenin vatandaşı değil mi? Onların seçilme hakkı yok mu? Bunun cevabını verecek miyiz gençler? Şimdi bu Kılıçdaroğlu burada da arıza yapıyor. Şimdi bu 18 yaşına karşı çıkıyor ya, bende açtım baktım. Seçimlerden önce ne vaat etmiş diye. Seçim beyannamesinde diyor ki ‘Seçilme yaşını 21’e indireceğiz’ be kardeşim, biz indiriyoruz neden karşı çıkıyorsun? Sen söz verdin yapamadın, biz yapıyoruz. Gel destek ver. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? Şimdi bir yalanda efendim Cumhurbaşkanı, meclisi feshedecek. Böyle bir şey yok. Bu değişiklikte Cumhurbaşkanının da, meclisin de feshedilmesi yok. Fesih ne demek? Sona erdirmek. Bu meclis iki kere feshedildi. 1960 yılında darbeyle, 12 Eylül’de feshedildi. Çünkü; Parlamento kapatıldı ve meclis dağıtıldı. Değerli kardeşlerim onun için fesih diye bir şey yok. Ne var? Meclisi seçime gönderme var. Nasıl olacak? Diyelimki meclis seçildi ve çalışıyor. Cumhurbaşkanı da seçildi çalışıyor. Bir aksilik oldu. Cumhurbaşkanını sıkıştırıyorlar. Çalışamaz duruma geldi. O zaman Cumhurbaşkanı diyor ki ‘Bak beni engellerseniz seçime giderim’ Seçime gidince ne oluyor? Hem kendisi seçime gidiyor, hem meclisi seçime götürüyor. Aynı gün seçim var. Kolay kolay seçim kararı alınmıyor, mecbur uzlaşıyorlar. Aynı yetki mecliste de var. Diyelim ki Cumhurbaşkanı kurduğu hükümet ile meclisi takmıyor. İstediğini yapmaya çalışıyor. O zaman meclis diyor ki ‘Bak ayağını denk al, kendine gel yoksa seçime giderim’ seçime gidince ikisi birden gidiyor. Onun için bu sistem, uzlaşmayı getiriyor. Bu sistem, anlaşmayı getiriyor. Hiç kimse kolay kolay sonucu belli olmayan bir karar alamaz. Onun için bunlar sistemin kontrol mekanizmaları, denetleme mekanizmaları. Dolayısıyla kardeşlerim, bu şekilde istikrar sağlanmış oluyor. Gördüğünüz gibi sistem her yönüyle güçlü ekonomi, daha hızlı kalkınma ve terörden arınmış güçlü, kalkınan Türkiye için olmazsa olmaz bir şeydir. Şimdi Kılıçdaroğlu son günlerde bir şey daha diyor. Diyor ki ‘Ben zaten bu 82 darbe anayasasına o gün hayır demiştim’ Güzel, o zaman Kenan Evren darbe yaptığı zaman hayır demişsin. Peki şimdi neden hayır diyorsun? Biz senin ‘Hayır’ dediğin anayasayı değiştiriyoruz. Ey Kılıçdaroğlu uyan! 82 yılında kalmışsın uyan! Geleceğe bakalım, geleceğe. Kırklareli’ne ne yaptık? Ne yapacağız? Her bir şehrimizi kalkındırmak için 15 yıldır var gücümüzle çalışıyoruz. Sadece günlük ihtiyaçları karşılamak değil, şehirlerimizi geleceğe hazırlamak için büyük bir gayret gösteriyoruz. Bakın değerli kardeşlerim, Kırklareli’ne son 15 yılda 5,5 milyar yatırım yaptık. Helal olsun. Okullar açtık. Büyük yatırımlar yaptık. İhracat ve ithalat alanında yatırımlar yaptık. 672 adet derslik, 23 adet spor tesisi yaptık. 2007 yılında Kırklareli’ne üniversite kurduk. Kırklareli Üniversitesi’nin öğrenci sayısı 27 bine ulaştı. Gençleri düşünmek böyle olur. Lafla gençlerin geleceğini hazırlayacağız demek olmaz. 250 yataklı merkezde bir hastane, 100 yataklı Babaeski’de hastane, İğneada’da hastane yaptık. Lüleburgaz’a hastanelere ek binalar yaptık. Kırklareli’de ağız ve diş sağlığı merkezi yaptık. Kırklareli gibi bir İl’de, kocaman şehirde sadece 3 tane ambulans vardı. Bugün ne kadar? 44 tane ambulans var! Ak Parti farkı budur. Uzun yıllar Ulaştırma Bakanlığı yaptım. Kırklareli’de yollara bakalım. 2002 yılında 77 km bölünmüş yol vardı. 80 yılda. O da rahmetli Özal döneminde yapılanlardır. Bunun üzerine 14 yılda, 135 km bölünmüş yol yaptık. Helal olsun. Yolları böldük, hayatları birleştirdik. Yolları böldük, milleti birleştirdik. Yolları böleriz ama Türkiye’yi böldürtmeyiz. Kırklareli, Dereköy, Aziziye ve Bulgaristan yolu yaptık. Kuleli, Necati, Demirciköy, Demirköy yollarını yaptık ve bitirdik. 59 km Kırklareli’de olan Çorlu-Köprülü kavşağı arasında otoyol üzerinde iyileştirme yaptık. İğneada-Beğendik balıkçı barınağını yaptık. Vize/Sergen barajını yaptık. 163 dönüm araziyi suyla buluşturduk. Bu çalışmalarla Ergene Nehri’nin su kalitesi artmaya başladı. Kirlilik azaldı. Kırklareli’yi doğalgaz ile tanıştırdık. Tarım ve hayvancılığa tam 1.5 milyar destek sağladık. Organize Sanayide 300 kişi çalışırken, bu yıl Kırklareli Organize Sanayi bölgesinde 30 bin kişi çalışıyor. Kırklareli’de öğrenci yurt kapasitesi sadece 464 iken, bugün 3 bin 588’e çıktı. Yıllardır bitmeyen Kırklareli Kültür Merkezi’ni geldik, tamamladık. Devam eden projelerimiz var. 300 yataklı Lüleburgaz, Demirköy, Pınarhisar Hastanelerinin yapımı sürüyor. Edirne ile Kırklareli arasını bölünmüş yol olarak yapıyoruz. Yakın zamanda tamamlamış olacağız. Şimdi müjde! Halkalı-Kapıkule hızlı tren hattı Kırklareli’den geçecek. Hayırlı ve uğurlu olsun. Türkiye’nin mutlu ve müreffeh yarınları için var mıyız? Milletin birliği ve dirliği için hazır mıyız? Güçlü Türkiye için hazır mıyız? Refah için, kalkınma için, kardeşlik için var mıyız? Tek devlet, tek vatan için, tek bayrak için, tek millet için KARARIMIZ EVET! Allah sizden razı olsun. Bakın Gazi Mustafa Kemal Atatürk 20 Aralık 1930’da Kırklareli’ne gelince ne demiş? Çok çalışın, halka doğruyu söyleyin. Biz doğruları söyledik. Kimin doğru söylediğini bu millet iyi bilir. Sizler iyi bilirsiniz. Bugüne kadar hiç aldatmadık, aldanan olmadık, aldatan olmadık. Milletimize hep doğruyu söyledik. Bu duygu ve düşüncelerle yapılacak olan halk oylamasının ülkemiz, milletimiz, Kırklareli ve gençlerimiz için hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum. Regaip kandiliniz mübarek olsun. Geleceğiniz aydınlık olsun. Sağ olun, var olun!” dedi.