reklam
reklam
DOLAR 34,2906 % 0.16
EURO 37,0922 % -0.36
STERLIN 44,6008 % -0.04
FRANG 39,5736 % 0.02
ALTIN 3.029,35 % 0,58
BITCOIN 66.600,00 -2.122

Koç “Mevcut Sistem; Kalıcı Çözüm Üretemiyor”

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi :
Koç “Mevcut Sistem; Kalıcı Çözüm Üretemiyor”
reklam

Ak Parti Lüleburgaz İlçe Başkanlığı referandum çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Mahalle ziyaretleri ile vatandaşlara Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi hakkında görüşlerini aktaran İlçe Başkanı Tanzer Koç son olarak Yıldırım Mahallesi’nde vatandaşlarla buluştu.

16 Nisan tarihinin bir milat olduğunu belirten Tanzer Koç “Türkiye için artık yeni şeyler söylemek gerekiyor. Bunun için böyle bir değişikliği öneriyoruz. Çünkü dünya çok hızlı dönüşüyor ve değişiyor. Türkiye çok hızlı değişmekte. Bu değişime eski yöntemlerle maalesef zihinlerimizin o arka planındaki ezberlerle devam etmek mümkün değil. Bu değişime direnmek mümkün değil. Direnemediğimiz bu değişimin güçlü bir parçası olmak durumundayız. Türkiye'ye darbe anayasasının yakışmadığını söyleyenler, iş başa düştüğünde AK Parti’yi yalnız bıraktı. Bugün iki partiyle halka soruyoruz. Dünyanın en demokratik işlerinden birini yapıyoruz. Herhalde bu konuda söylenecek hiçbir söz yok. Referandum, yani halka sorulması dünyada demokratik bir ülkeye yakışır çok önemli uygulamalardan biridir. İsviçre'de 600'e yakın referandum olmuş bugüne kadar. Artık gündelik şeyleri soruyorlar birbirlerine. 'Şunu şöyle mi yapsak, bunu böyle mi yapsak' diye. Bu demokrasinin gelişimi açısından önemli. Bugüne kadar iki tane darbe anayasasının oylanmasını saymazsak iki kere sadece Türkiye'de referandum yapılmış. Bu 15 yıllık AK Parti döneminde yaptığımız üçüncü referandum olacak. Kendine güvenen ve iddialı olan için 'Tamam soralım çünkü biz inanıyoruz ki sizin dediğiniz gibi olmayacak' deme özgüveni bana göre çok önemlidir. Bunu gösteremediler. Bunun kavgası verildi. Halka soruyoruz ve biz bunu kendimiz için yapmıyoruz. Eğer öyle olsaydı şu andaki mevcut durumla ilerlemek mümkündü. Ama söylediğimiz şu; Türkiye için artık mevcut kabullerle, bu ağırlıklarla, bu bizi yere çeken yüklerimizle ilerlemek mümkün değil. Bakın bugün ilerleyebiliriz. Ama bir süre sonra tıkandığımızda maalesef bunun acısını ülke olarak hep birlikte çekiyoruz. Geçtiğimiz dönemde 15 Temmuz tecrübesini, o hain darbe girişimini hep birlikte yaşadık. Orada tek yürek olmasaydık. Tek yürek olmak çok önemli. Kimse sağına, soluna, önüne, arkasına bakmadı. Dedi ki 'Vatan elden gidiyor, ben olsam ne olur olmasam ne olur vatan gittikten sonra, bayrak gittikten sonra elimizden' dedi ve canından vazgeçti. Böyle bir aziz millet, bizim milletimiz. Elini vicdanına koyan hiç kimse şunu söyleyemez herhalde;  '15 yıl önce benim yaşam şartlarım, benim eğitim hizmetlerinden faydalanma şartlarım, benim sağlık hizmetlerine ulaşma olanaklarım, benim Türkiye geneline dair tüm yatırımlarla ilgili hayatım çok daha iyiydi, bu 15 yıl içinde kötü oldu, daha kötüyüm şu anda' diyecek kimse yok. Her standart kendi içinde yükseldi. Ama bundan sonrası için de daha iyi hedeflerimiz var. Biz diyoruz ki; istikrar beraberinde güçlü bir kalkınmayı getirir. Güçlü kalkınmayla birlikte var olmalıyız. Bugün biz dünyaya bir söz söylüyoruz artık. Dik duruyoruz artık. Bunu desteklemek için bir şeyler yapmalıyız. Biz yaptığımız değişiklik ile birlikte milletimizi ve milletin iradesini güçlendiriyoruz. ‘Millet güçlenmesin’ diyemedikleri için, ‘Tek adam’ diyorlar. Bu kirli zihniyetlerini vatandaşlardan saklamak istiyorlar. Bir dediler ki, ‘rejim değişecek’, rejim değişikliği yok, sistem değişikliği var. Rejim değişmeyecek. Niye değişmeyecek? Anayasamızın ilk 4 maddesi ve Cumhuriyetimiz, rejimimiz anayasal güvence altına alınmış durumda. İlk 4 maddeye biz dokunmuyoruz. Şu anda getirdiğimiz teklifin 18 maddesinin içinde böyle bir madde yok. Ne dediler, ‘tek adamlılık’ dediler.  Tek adamlılık için ne olunması gerekiyor? Tek adamla çıkılması gerekiyor ve halkın karşısında bir sandık konulmaması gerekiyor. Biz ne diyoruz içimizden biri aday olmak istiyorsa, 100 bin imza toplarsa o bile aday olabiliyor. Diğer tarafta yüzde 5 oy almış partiler aday gösterebiliyor. Adaylar içinde siz sandığa gittiğinizde istediğiniz adaya oy kullanabiliyorsunuz. Dolayısı ile burada nasıl bir tek adamlılık olabilir. Bunların hepsi tamamen yalan. Biz istiyoruz ki sistem kişilere bağlı kalmasın. Öyle bir sistem getirelim ki bundan sonra da isimlere bağlı bir şekilde gitmesin. Dolayısı ile burada seçimlerle gelecek bir Cumhurbaşkanı yüzde 50 artı bir kişinin oyunu almak durumunda olduğu için halkın sevdiği, saydığı halkın içinden çıkan bir kişi olmak zorunda olacaktır. Yeni sistem, bürokratik vesayetle mücadeleyi kolaylaştırıyor ve devlet yönetiminde çift başlılığı kaldırıyor. Bunun yanında koalisyonlardan bizi kurtarıyor ve ülke istikrara kavuşuyor. Çünkü Ortadoğu'nun haritası yeniden çizilmeye çalışılıyor. Türkiye'yi de Ortadoğu'da kan gölünün bir parçası haline getirmek istiyorlar. Bunlara fırsat vermememiz lazım. Türkiye'nin güçlü olması lazım. Türkiye'nin gücünden, büyümesinden rahatsız olan bazı Avrupa ülkeleri Türkiye'de CHP'den daha önce 'hayır' kampanyasına başladı. Terör örgütü 'hayır' kampanyası yapıyor. Kandil oradan teröristlere mesaj gönderip 'hayır kampanyası yapın' diyor. Almanya, Hollanda da 'hayır' diyor. Ancak bugüne kadar Ak Kadrolara inanmaktan vazgeçmeyen aziz milletimiz, 16 Nisan tarihinde yine tercihini gelecekten, istikrardan ve refahtan yana kullanacaktır. Sorunları karşılamak için yeni hedefler kurmaktayız ama hedefimiz hep aynı. O da daha güçlü, daha istikrarlı ve hakikaten her yönüyle gelişmiş bir Türkiye. Hükümet kuruldu, kurulmadı, güvenoyu aldı, almadı… Şimdiki sistemde kimin başbakan olacağını bilemiyorsunuz. Daha 2007 referandumuna kadar kimin cumhurbaşkanı olacağını da bilemiyordunuz. Cumhurbaşkanı zamanı geldi mi herkes sancılanmaya başlıyor, 'Efendim şu olsun, bu olmasın'. Ya kardeşim bırak sen Meclis karar versin. Hatırlayın geçmiş yılları 1971'i, 1980 ihtilal sebebi oldu cumhurbaşkanı seçimi. Gelin, rahmetli Ecevit dönemi, Parlamento kendi içinden cumhurbaşkanı seçemedi, gitti bir yargıcı seçtiler. Bu sistemin olumsuzlularını, kötülüklerini, ülkemize kaybettirdiklerini konuşmamız lazım. Çünkü bu sistem ülkeyi kalkındırmaya, geliştirmeye yönelik kurgulanmamış, kurumların birbirlerini bir anlamda kontrol etmesi esasına göre kurulmuş. İş yapma esasına göre değil de birbirlerini nasıl frenleyecekler, dengeleyecekler buna göre kurulmuş. Bu sistem bazen, hasbelkader tek başına iktidar çıkarıyor, Türkiye büyüyor, yol alıyor sonra birden tek başına iktidar ya darbeyle yok ediliyor ya kendiliğinden bir sonraki seçimde kayboluyor, kazandıkları her şey yok olup gidiyor. Yani bir kürek sütü bir tekmeyle döküveriyoruz, tekrar yeniden başlıyoruz. Bunu, bu millet hak etmiyor. Bu millet artık sürekli doldurmak, büyümek istiyor. Milli gelirinin artırılmasını, gençlere iş bulunmasını, yeni fabrikalar, yeni iş yerleri, teknoloji, sanayiyi, bilişimi, iletişimi en iyi şekilde sadece kullanan değil, Türkiye kullanıyor, bilgiye sahip olmak, bilgiyi üretmek istiyoruz. Yani fark oluşturmak istiyoruz. Türkiye son 15 yılda bu yönde çok yol aldı ama bunun ileride garantisi yok. Bu sistem, bu değişiklik, bu garantiyi getiriyor, bunu görmemiz lazım. Tüm alanlarda hızla karar verebilmemiz için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine ihtiyacımız var. Artık sistemden kaynaklanan bir istikrar olacağı için ekonomide belirsizlikler azalacak, bürokrasi daha hızlı hareket edecek, daha hızlı karar alınıp uygulanacak, refahımız artacak, 2023 hedeflerine daha hızlı yürüyeceğiz. En az yüzde 50'yi hedeflemek zorunda olan adaylar değişik toplumsal kesimlere açılmak zorunda hissedecekler kendilerini. Böyle kendi mahallelerine kapanıp siyaset yapmayacaklar. Bugün ana muhalefeti biz öyle eleştiriyoruz kendi içerisine kapanıp hiçbir zaman yüzde 50'yi hedefleyen bir politika yapmıyor, yeni sistemde ise bunu yapmak zorunda kalacak, bunu yapamayan idareciler de yerinde kalamayacaklar. 'Küçük olsun benim olsun' diyenler kaybedecek. Çeşitli toplumsal kesimlere bütün partiler açılacağı için siyaset merkeze gelecek, daha fazla birlik ve beraberlik yaşanacak, politikalar yakınlaşacak. Türkiye’de artık bu değişiklik yapıldıktan sonra her zaman güçlü hükümetler dönemi başlıyor. Öyle seçim oldu, hükümet kurulmadı, güvenoyu almadı, zaman kaybı ortadan kaldırılıyor. Hükümetleri kuran da, hükümetlerin işine son veren de millet oluyor, siz oluyorsunuz, patron sizsiniz, sandıkta karar veriyorsunuz. Geçmişte neler yaşadığımızı biliyorsunuz. Medya manşetleriyle hükümetler kuruldu, hükümetler devrildi. Yargı müdahaleleriyle hükümetlerin alanları daraltıldı, hatta yargı darbesi yapılmaya kalkıldı. Türkiye’de birçok darbeyi gördük. Sizin seçtiğiniz hükümetler maalesef darbeyle zorla iş başından uzaklaştırıldı. İşte bu mevcut anayasa, bu 82 model artık her tarafı dökülen darbe anayasası iş görmüyor. Sürekli arıza yapıyor, sürekli kriz üretiyor. Mevcut sistem ülkenin sorunlarına kalıcı çözüm üretemiyor, ekonomi yeteri kadar büyümüyor. AK Parti döneminde, son 15 yılda ekonomiyi üç kat büyüttük. Eğer bu engellerle karşılaşmasaydık, sürekli taciz etmeseydi inanıyorum ki en az 5 kat büyüyecekti. 14 yıldır sizlere hizmet üretiyoruz, projeler yapıyoruz. Biz iş yapalım dedikçe onlar hep olmaz dediler, hep hayır dediler. Yol yapalım, tünel yapalım, köprü yapalım dedikçe hayır dediler, hep engel koydular. Şimdi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle artık bu engelleri tamamen ortadan kaldırıyoruz” dedi.