reklam
reklam
DOLAR 34,2906 % 0.16
EURO 37,0922 % -0.36
STERLIN 44,6008 % -0.04
FRANG 39,5736 % 0.02
ALTIN 3.029,35 % 0,58
BITCOIN 66.908,65 -1.605

“Cumhuriyet’in Teminatı; Milliyetçi-Ülkücü Camiadır!”

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi :
“Cumhuriyet’in Teminatı; Milliyetçi-Ülkücü Camiadır!”
reklam

Milliyetçi Hareket Partisi Kırklareli İl Başkanlığı ve Ülkü Ocakları Kırklareli İl Başkanlığı işbirliğiyle düzenlenen “Referandumda Neden Evet?” konulu toplantı geçtiğimiz gün Rektörlük Kültür Merkezi’nde düzenlendi.

Toplantıya konuşmacı olarak MHP İstanbul Milletvekili Arzu Erdem, 24-25’inci dönem MHP Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen ve MHP Afyon Milletvekili Mehmet Parsak katıldı. Düzenlenen toplantıya konuk olarak katılan isimler arasında Demirköy Belediye Başkanı Muhlis Yavuz ve Vize Belediye Başkanı Sedat Balkı’da yer aldı.

Salonu hınca hınç dolduran ülkücülere hitap eden MHP İstanbul Milletvekili Arzu Erdem “Anayasalar devletin ve milletin bekası için kilit bir rol oynamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti,  köklü ve tarihi derinlikleri olan bir ülkedir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bugün kurulan bir  devlet değildir. Yüz yıldır var olan, giderek değerlenen, güçlenen, tarihi geçmişi, güçlü kökleri olan bir devlettir. Bu devleti gelip hiç kimse, sallamak suretiyle yerinden oynatamaz. Buna başta Türk milleti ve milliyetçi-ülkücü camia izin vermez. Yürürlükte olan 1982 anayasasının daha önce birçok kez değiştirildiğini görüyoruz. Anayasalar devletin en önemli parçalarıdır. Aslında devletin bekasının, milletin bekasının belki de kilit noktasıdır. Biz bu anayasayı değiştireceğiz. Mevcut anayasanın bugüne kadar 100 maddeyi aşkını 18 defa değiştirildi. Hiç bu kadar kıyamet kopmadı. Hiç bu kadar evet-hayır üzerinden insanlar birbirine düşman edilmedi. Çünkü bu kez anayasa değişikliğinin mimarı MHP ve MHP’nin lideri Devlet Bahçeli’dir. Onun inisiyatif aldığı, mührünü vurduğu, imzasını attığı kıymetli milletvekillerimizin gecesini gündüzüne katmak suretiyle büyük mücadelelerle, gerçekten az bir sayı olmamıza rağmen özgül ağırlıkla meydana getirdiğimiz bir anayasa olmuştur” dedi.

Anayasa değişikliği paketini ve neden evet denilmesi gerektiğini anlatmak için gece gündüz çalıştıklarını dile getiren Erdem, “Tereddütlerimiz ve sorularımız olabilir elbette ki bazı konularda bu madde niye böyle denilebilir. O soruların tamamına cevap vermek bizim görevimiz. Gerçekten bunları anlattığımız zaman sular duruluyor ve her şey berraklaşıyor. Emin olunki 16’sına kadar o kadar berrak olacak ki sandıkta Türk milleti birlik ve beraberliğini ne demek olduğunu, bekaya sahip çıkmanın ne demek olduğunu bir mühür gibi ortaya koyacak. Bu konuda hiç endişem yok” dedi.

 MHP’nin ülkenin zararına olacak hiçbir çalışmada yer almayacağını Erdem, “MHP ülkenin girdiği kısır döngüden çıkması için bir çizgi çekti, nokta koydu ve Anayasa çalışmalarına başladı. Mevcut anayasada iki buçuk sayfa Cumhurbaşkanı’nın yetkileri var ama hiç sorumluluğu yok. Yetki sınırsız ama sorumluluk hiç yok. Yeni anayasayla hem yetkileri hem sorumlulukları tanımlanmış oldu. Sorumluluklar noktasında da her suçtan ötürü yargılanabilmesinin önü açılmış oldu. Her bir madde kendi içerisinde daha milli, üniter yapıyı koruyan, o anlamda milletin devlete olan güvenini tesis edecek olan bir anayasa haline geldi. MHP’nin içinde bulunduğu çalışmada ihanet olmaz, yanlış olmaz. Bu anayasanın tek sahibi vardır o da Türk milleti ve Türk devletidir. Millet için evet diyoruz millet güçlensin diye. Devlet için evet diyoruz devlet güçlensin diye. Türk milleti var olduğu sürece Türkiye Cumhuriyeti yıkılmaz. Bu anlamda yapılan düzenlemeyle anayasanın ilk dört maddesi teminat altına alınmıştır” dedi.

24-25’inci dönem MHP Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen ise referandumda evet oylarının yüzde 60’ın üzerinde çıkmasının MHP hanesine yazılacak artı bir durum olduğunu söyledi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bugüne kadar yaptığı her şeyin Türkiye’nin lehine olduğunu dile getiren Belen, FETÖ Terör Örgütü’nün darbe yoluyla ülkeyi ele geçirmeye kalktığını hatırlatarak şöyle devam etti: “Bu girişime yiğitçe, mertçe karşı koyan tek siyasi lider vardı. O da Devlet Bahçeli’ydi. Eğer Genel Başkanımız darbeyi haber alır almaz, Genel Merkez binasına gelip bütün ışıkları açıp Ankara’daki partilileri Genel Merkezi toplayıp ardından da açıklamasının yapmamış olsaydı, Ilgaz Tüneli’nde saklanan Başbakan oradan dışarı çıkamazdı. Havada tur atan Cumhurbaşkanı ne yapardı Allah bilir. O yüzden Genel Başkanımıza güvenelim ve yapılacak oylamada evet oyunun mümkün olduğu kadar yüksek çıkması için mücadele edelim.”

MHP Afyon Milletvekili Mehmet Parsak "Vatandaşımız niçin 'evet' demeli? Çünkü hükümet sistemi tartışmaları rejim krizi ve devlet krizine yönelmeden önce devletimizi daha korunaklı hale getirmek için daha güçlü ve daha hızlı karar alan ama bunun karşısında da iki başlılığı çifte meşruiyeti ortadan kaldıracak şekilde, hükümet sistemini gündemimizden çıkarma daha güçlü bir Türkiye'yi oluşturmak için 'evet' demeliyiz. MHP olarak bizim buradaki 2 temel sloganımızdan birisi 'devlet için evet, millet için evet, cumhuriyet için evet ve Türklüğün bekası için evet.' Ülkemizde hükümet sistemi tartışmalı 1982 yılında anayasamız yürürlüğe girdiği tarihten bu yanan süre gelen tartışmalar. Özellikle darbeyi gerçekleştiren Kenan Evren'in, Cumhurbaşkanı olmayı tercih etmesinden dolayı Cumhurbaşkanı için ideal parlamenter bir sistemi çok aşan yetkiler ile anayasamızın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren donatıldığını görüyoruz. Bunun karşısında hiçbir sorumluluğu olmayan bir Cumhurbaşkanlığı modelimiz var ve bu hükümet sistemimiz 2 başlı bir yürütme yapısı öngörüyor. Bir tarafta tüm sorumluluğu üzerinde taşıyan Başbakan ama öbür tarafta hiçbir sorumluluğu olmadığı halde yetkileri bakımından onunla yarışan bir Cumhurbaşkanı" diye konuştu.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'da gerçekleştirdiği darbe girişimi sonrası Türkiye siyasetinde paradigmaların (örnek, model) değiştiğine işaret eden Parsak, MHP'nin bu değişen paradigmada devletin ve milletin bekasını öncelik olarak alıp 'evet' dediğini ifade etti. Parsak açıklamasında, "Bütün bu tarihsel sürecin sonunda 15 Temmuz 2016'da tarihimizi en büyük ihanetleri ile karşılaştık ve bu ihanetin sonrasında toplum hayatımızın tüm kesiminde olduğu gibi siyasette de önemli bir paradigma değişikliği beraberinde geldi. 15 Temmuz 2016 tarihinden itibaren belli bir müddet 3 siyasi partinin devlet aklına uygun bir şekilde milletimizin beklediği gibi uzlaşma yönünde hareket ettiğini gördük. Nitekim bir anayasa komisyonu kuruldu. 3 parti çok kısa süren bir çalışma içerisinde 7 çok önemli maddede mutabakat sağladı. Ama onun hemen arkasından Genel Başkanımız Devlet Bahçeli'nin 11 Ekim 2016'da içerisinden geçtiğimiz zorlu süreci gözeterek, devletimizi daha güçlü ve korunaklı hale getirmeye yönelik olarak Türk milletinin ve devletinin bekasın öncelik almak sureti ile 'bu hükümet sistemi tartışmalarını ortadan kaldıralım, gelin bu meseleyi meşru zeminde çözelim' dedi. Sonra ne yazık ki 2007 yılında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) müsebbip olmasına rağmen bu süreçte hiçbir rol almadığını ve elinin taşın altına koymadığını görüyoruz. Ama MHP tarihin her döneminde olduğu gibi bugünde Türk milletinin menfaatleri söz konusu olduğunda 'seyirci mi kalalım, inisiyatif mi alalım?' ikileminde inisiyatif almayı tercih etmiştir. Bu bizim yeni değil 48 yıllık tutumumuzdur" ifadelerine yer verdi.

Yaşanan süreçte CHP ve beraberindekilerin yürüttüğü 'hayır' kampanyalarına da değinen Parsak, hayır cephesinin mesnetsiz ithamlarda da bulunduğunu vurgulayarak, "Süreçte ne yazık ki görüyoruz ki özellikle CHP'nin etrafına kümelenenler tarafından bu anayasa değişikliği teklifinde yer almadığı halde haksız ve mesnetsiz bir şekilde vatandaşlın kafasını karıştırmaya yönelik olarak haksız ithamların gerçekleştiğini görüyoruz. Ondan dolayı sadece ve sadece mutlak gerçeklere göre milletimiz feraseti ile değerlendirmeyi yapacak çok kısa bir süre sonra sandığa gidecek ve kendi iradesi ile kararını verecek. Biz bu tercihimizi ortaya koyduktan sonra teklifin ortaya çıkması sürecinde ve bugünde 'milletimizin kararı başımızın gözümüzün üstüne' demiştik. Bunu sürdürüyoruz ama şuna da inanıyoruz ki Türk milleti kendi bekası için Kırklareli’den ve Türkiye'den güçlü bir 'evet' ile bu süreci sona erdirecek" dedi.