reklam
reklam
DOLAR 34,2906 % 0.16
EURO 37,0922 % -0.36
STERLIN 44,6008 % -0.04
FRANG 39,5736 % 0.02
ALTIN 3.029,35 % 0,58
BITCOIN 67.139,90 -1.637

CHP’li Başkanlar Referandumu Değerlendirdiler.

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi :
CHP’li Başkanlar Referandumu Değerlendirdiler.
reklam

Cumhuriyet Halk Partisi Kırklareli İl Başkanı Ünal Başkur’un öncülüğünde bir araya gelen Cumhuriyet Halk Partili İlçe Başkanları referandum sonucunu değerlendirdiler.

Düzenlenen başkanlar toplantısında konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Kırklareli İl Başkanı Ünal Başkur “Bir halk oylamasını geride bıraktık; şimdi bunu değerlendireceğim, bunun üzerinde konuşacağım ama öncelikle sandığa gidip oyunu kullanan bütün yurttaşlarıma, bir daha söylüyorum, sandığı gidip oyunu kullanan bütün vatandaşlarıma en içten sevgiler, saygılar sunuyorum ve onları yürekten kutluyorum. Demokrasiyi oyladık; tek adam rejimi mi, parlamenter demokratik sistem mi? Bütün vatandaşları sandığa gitmeleri için ikna etmeye çalıştık. “Çocuklarınıza güzel bir miras bırakmak istiyorsanız mutlaka sandığa gidin” dedim. O nedenle sandığa gitmenin tarihi bir sorumluluğu vardı. Bu tarihi sorumluluğu yerine getiren bütün vatandaşlarıma tekrar yürekten teşekkür ediyorum. Şimdi geliyorum işin püf noktasına. Bu referandum nasıl yapılmalıydı? Nasıl yapılacağını ben belirleyemem, nasıl yapılacağını herhangi bir yasa da tek başına belirleyemez, nasıl yapılacağını öngören temel kural anayasada yer alıyor. Anayasa şöyle söylüyor, 67’ni madde: “Seçimler ve halk oylaması serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre yargı yönetim ve denetimi altında yapılır.” Soru şu: Gerçekten de bu referandum Anayasanın öngördüğü bu kurallar içinde mi yapıldı? Ben de çok iyi biliyorum, sizler de çok iyi biliyorsunuz ve sandığa gidip oy kullanan bütün vatandaşlar da gayet iyi biliyorlar ki Anayasada öngörülen bu kurallara göre bir halk oylaması yapılmadı. Ama biz, bütün bunlara rağmen sandığa gidip oyumuzu kullandık. Bütün baskılara rağmen sandığa gidip oyumuzu kullandık. Eşit olmayan koşullarda bir referandum yapıldı. Bütün yurttaşlarımın vicdanına sesleniyorum: Hangi partiden olursa olsun elinizi vicdanınıza koyup düşünün, evlatlarınızı düşünün ve onların başı için düşünün, bu referandum adil bir referandum muydu? Devletin bütün bürokratlarını kullandılar; valileri, kaymakamları, savcıları, hâkimlerini, hepsini kullandılar. Bir tehdit unsuru olarak devlet vatandaşın karşısına çıktı. Sadece bu mu? Hayır. Devletin bütün mali imkânlarını kullandılar; gak dedikçe para, guk dedikçe para harcadılar, her türlü parayı harcadılar. Sadece paralarını değil, sadece bütün bürokratlarını değil bütün mali imkânlarını; arabalarını, forslarını, uçaklarını, televizyonlarını, paralarını, her şeyi kullandılar ama buna rağmen yılmadık, yılmayacağız, yolumuza devam ettik buna rağmen. Sadece bununla da yetinmediler. Olağanüstü hâl uygulamasından yararlanarak, yani OHAL uygulamasından yararlanarak bir kanun çıkardılar. Çünkü, OHAL çerçevesinden çıkan kanun dolayısıyla Anayasa Mahkemesi de “Ben buna bakmam” diyor, bütün özel televizyonların, özellikle havuz medyasının tek taraflı yayın yapmasına her türlü imkânı sağladılar. Devletin televizyonu dışında aşağı yukarı bütün televizyon kanalları kendileri için çalıştı ama buna rağmen yılmadık, buna rağmen direndik, buna rağmen sandığa gittik, buna rağmen hayır oyunu verdik. Kampanya ne oldu biliyor musunuz? Kampanya, evet için devlet kampanyası, hayır için millet kampanyası hâline dönüştü. Sadece bu mu?” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi Kırklareli İl Başkanı Ünal Başkur “Hayır. Özel anketörler buldular, ceplerine para doldurdular, bir gün önce açıklama yaptırdılar “Evet yüzde 60 çıkacak” diye, bütün bunları yaptılar. Acaba demokrasiye sahip çıkanların morallerini bozar mıyız, acaba onların sandığa gitmesini engeller miyiz diye her türlü yola başvurdular. Ama biz, vicdanımızla, ahlakımızla, demokrasiye olan bağlılığımızla kararlı bir şekilde gittik ve yüzde 50’nin üzerinde bir hayrı sandıkta ifade ettik.  Yüksek Seçim Kurulu yasaları çiğnemiştirYüksek Seçim Kurulu üstüne düşen görevi yapmamıştırÖyle anlaşılıyor ki, Yüksek Seçim Kurulu gücünü halktan, hukukun üstünlüğünden, Anayasadan değil belli bir merkezden almaktadır, belli bir siyasi otoriteden almaktadır. Belli bir siyasi otoriteden alınan güç güç değildir, demokrasiye ihanettir. Anayasa ne diyordu? “Yargı, yönetim ve denetimi altında halk oylaması yapılır” diyordu. Nasıl olacağını ve yargının nasıl görev yapacağını da yasalar belirliyor. Seçim Yasası gayet açık ve gayet net, okuyorum şimdi, Seçim Kanunu’nun 98’inci maddesi: “Üzerinde ilçe seçim kurulu ve sandık kurulu mührü bulunmayan zarflar geçersiz sayılır.” Bunu anlamayan bir vatandaş var mı? Okuması yazması olmayan bir vatandaşıma şu metni okuyun, o da diyecek ki “Gayet açık.” “Üzerinde ilçe seçim kurulu ve sandık kurulu mührü bulunmayan zarflar geçersiz sayılır” bu kadar basit! Peki, siz hangi anlayışla, hangi talimatla, hangi ahlakla ve hangi hukuk anlayışıyla bunu geçerli sayarsınız? Hangi ahlakla, hangi hukukla bunu geçerli sayarsınız?

Geliyorum Seçim Kanunu’nun 101’inci maddesine; “Arkasında sandık mührü bulunmayan oy pusulaları geçersizdir” diyor. Daha ne desin? Seçim Kanunu “Geçersiz sayılır” diyor, “Sayılabilir” demiyor. “Oy pusulaları mühürsüzse geçersizdir” diyor, “Geçersiz olabilir” demiyor, takdir hakkı vermiyor. Takdir hakkını vermeyen kim? Türkiye Büyük Millet Meclisi, milli iradenin kâbesi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi. Siz 11 kişi, kendinizi ne sanıyorsunuz da Türkiye Büyük Millet Meclisinin üstünde bir güçle kendinizi konumlandırıyorsunuz? Bu referandum şaibeli bir referandumdur, şaibeyi besleyen de Yüksek Seçim Kuruludur” dedi.