Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım, ölümünün 94. yılında Kırklareli'nde anıldı.
Özgürlük ve Demokrasi Meydanı'ndaki Zübeyde Hanım Heykeli önünde düzenlenen programda , Anneler Derneği Kırklareli Şube Başkanı Aynur Yadalı'nın heykele çelenk bırakmasıyla başladı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla devam eden törende konuşan Yadalı “Zübeyde Hanım son saatlerinde yanında bulunan Latife Hanım’a ayrıca bir vasiyet yazdırmıştır. Latife Hanım, Zübeyde Hanım’ın ölüm haberini ilk önce İzmir Valisi Mustafa Abdülhak’a bildirmiş, Vali de büyük bir cenaze töreni hazırlatmıştı. Latife Hanım ilk gece İzmir’in tanınmış hafızlarından tam otuz üç kişi çağırarak sabaha kadar hatim yaptırmış ve hatim duası üç gün sürmüştür. Cenaze alayına adeta bütün İzmir katılmıştı. Vali, memurlar, komutanlar ve hocalar olduğu halde cenaze alayının uzunluğu bir kilometreyi buluyordu. Okulların getirdiği çelenkler kabrin üstünde bir örtü teşkil etmişti. Batı Cephesi Kurmay Başkanı Asım, Kazım Özalp, Fahrettin Altay, Mürsel Baki, İzettin Çalışlar, Abdurrahman Nafiz Gürman Paşalar cenaze alayının önünde yürümekte idiler. Latife Hanım siyah bir manto giymiş, siyah peçe örtmüş, cenaze alayına katılmak istemişti. Fakat ailesinin ve din adamlarının, İslam’da kadın cenazeye katılamaz diye engel olmaları üzerine bir faytona binerek cenazeyi arkadan takip etmişti. Latife Hanım kabirde yüzlerce gümüş mecidiye sadaka dağıtmış, kırkında mevlit okutmuş, 52 gecesinde aşure yaparak dağıttığı gibi hatimler indirerek bu mübarek kadına duyduğu sevgi ve şükran borcunu ödemişti. Yaklaşık 12-13 gün çeşitli yerleri dolaşan ve programına uygun olarak devlet işlerini takip eden Mustafa Kemal Paşa 27 Ocak 1923 günü Manise üzerinden İzmir-Karşıyaka istasyonuna geldi. Beraberinde ordu komutanları, bakanlar, milletvekilleri ve yaveri vardı. İzmir Valisi Abdülhalik Renda, Kolordu Komutanı Fahrettin Altay ve Başyaver Salih Bozuk onu karşılayanlar arasında idi. Yine istasyonda kalabalık bir halk topluluğu ve çevresi çiçeklerle süslenmiş bir otomobil onu bekliyordu. Çevresinde toplananları selamladı. Tıpkı sağlığında önce annesini ziyaret ettiği gibi, yine önce annesini ziyaret edecekti. O gün annesinin mezarı başında duygulu özlü ve duygulu bir konuşma yaptı. Konuşmasında, yetişmesinde olduğu gibi Milli Mücadele yıllarında da hep kendisinin yolunda olan annesinin çektiği acıları, onun fedakarlığını dile getirdi. Kendisi yüzünden çektiği sıkıntıları, acıları dile getirirken annesine olan kadirbilirliğini de dile getiriyordu. Atatürk o gün derin bir heyecana kapılmıştı. En içten, en duygulu konuşmasını da annesinin mezarı başında o gün yapmıştı. Zübeyde Hanım, fedakar bir anneydi. Oğlunun yetişmesinde emsalsiz emekleri geçmişti. Yıllarca oğlunun hasretine katlanmış, nihayet O’nun zaferini gördükten kısa bir süre sonra ölmüştür. Mustafa Kemal Paşa milletini kurtarmak için hayatını ve bütün varlığını ortaya koyarken, annesiyle yeterince ilgilenememişti. İşte annesinin mezarını kalabalık bir grupla ilk kez ziyaret ederken, ona gözyaşı döktüren ve en derinden gelen duygularını söyleten, içindeki hisler olmuştur. Buradaki konuşmasında kısaca annesinin çektiği sıkıntılardan bahseden Mustafa Kemal Paşa şunları söylemiştir “Validemin ziyamdan şüphesiz pek müteessirim. Fakat bu teessürümü izale ve beni müteselli eden bir husus var ki, o da anamız vatanı mahv ve harabiye götüren idarenin artık bir daha avdet etmemek üzere mezar-ı ademe götürülmüş olduğunu görmektedir. Validem bu toprağın altında, fakat Hakimiyet-i Milliye ilelebet payidar olsun. Beni müteselli eden en büyük kuvvet budur. Evet, Hakimiyet-i Milliye ilelebet devam edecektir. Validemin ruhuna ve bütün ecdat ruhuna müteahhit olduğum vicdan yeminini tekrar edeyim. Validemin müdfeni önünde ve Allah’ın huzurunda aht ve peyman ediyorum. Bu kadar kan dökerek milletin istihsal ve tespit ettiği hakimiyetin muhafaza ve müdaafası için icab ederse validemin yanına gitmekte asla tereddüt etmeyeceğim. Hakimiyet-i Milliye uğrunda canımı vermek, benim için vicdan ve namus borcu olsun”