reklam
reklam
DOLAR 34,2913 % 0.15
EURO 37,0933 % -0.23
STERLIN 44,4985 % -0.09
FRANG 39,5843 % 0.06
ALTIN 3.022,11 % 0,34
BITCOIN 66.800,00 -2.055

Akşener “Vatan İçin Ölmeye Geldik!”

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi :
Akşener “Vatan İçin Ölmeye Geldik!”
reklam

Eski İçişleri Bakanı Meral Akşener geçtiğimiz günlerde Lüleburgaz’ı ziyaret etti. Vatandaşlara hitap edeceği salonun giriş ve çıkışlara kapatıldığını söyleyen Akşener “Savcı, emniyet ve Kaymakam’ın ısrarı sonucunda kapılarımızı kilitlediler” dedi.

 

Toplantıya katılan vatandaşlara hitap eden Akşener “Bu referandumun iki önemli faydası oldu. Birincisi, Türkiye’de ileri demokrasi iddasıyla demokrasinin ne kadar yüksek kurallar ve kurumlarla yönetildiğini, insan haklarının, bireysel hakların ne kadar önemli olduğunu ve buna uyulduğunu iddia edenleri, Türkiye’de demokrasiyi, insanların ifade hakkını ve referanduma gidilirken bu referandumda nasıl ‘evet’ diyecekler bizim başımızın tacıysa, ‘hayır’ tercihinde bulunan, bununla ilgili kampanya yapma durumunda olanların da aynı saygıya muhatap olmaları gerektiğini ama bu saygının Türkiye’yi yönetenler tarafından kesinlikle gösterilmediğini kesinlikle bize gösterdi. Kör topal kendine özgü bir demokrasi anlayışıyla yönetildiğimizi, herkesin kendine demokrat olduğunu, hukukun rafa kalktığını hepimize gösterdi. Gözümüzün içine soktular.  Bu referandum önümüze gelmemiş olsaydı belki bu kadar birebir muhat tap olmayacaktık.  Birinci hayırlı yönü budur. İkincisi, gittiğim her yerde İzmir Marşı çalınıyor. Atatürk unutulmuştu. Bu referandum bize Atatürk’ün, cumhuriyetin, demokrasinin değerini öğretti. Sizlerle bir arada olmak için yandım tutuştum. Ama malum küçük bir salon bulunabildi. Dışarıda meydanda buranın iki katı kadar Lüleburgazlı hemşerim var. Hiç değilse buradaki konuşmamızın bir ses sistemiyle oradaki hemşerilerime ulaştırılabilmesi için yapılan bütün gayretler maalesef netice veremedi. Bizatihi savcının, bizatihi emniyetin, bizatihi kaymakam beyin ısrarı neticesinde şu anda kapılarımız kapalı, kilitli. Ben eski İçişleri Bakanıyım.  Bütün polisler benim evladımdır. 

Dün evladımdı, bugün de evladımdırlar. Şu anda giriş-çıkışları, yani dışarıdaki insanların dağılmasını sağlayabilmek için bu salona giriş çıkışları yasaklamak suretiyle kapıları kilitlediler. Allah muhafaza bir kusur olsa, teknik bir problem olsa onca insanın canı tehlikede. Dolayısıyla Allah bunları bildiği gibi yapsın. 16 Nisan’da yapılacak referandum sebebiyle ‘hayır’ tercihini yapan benim ve arkadaşlarımın sizlere niçin ‘hayır’ dediğimizi, niçin ‘hayır’ demenizi rica ettiğimizi anlatmak için geldik.  Niye ‘hayır’ demeliyiz bu kadar.  Şu gariban kadından ne korktular? Yalnız anladığım kadarıyla bizim Trakya kadınlarının durumunu anladılar.  Biz Trakya kadınları kızdık mı elimizi kesseler kan akmaz. Onun için gittikçe şiddetlenen yasakla karşı karşıyayız.

 Bu gün bu salona tıktılar. Anladık, fakat kapıları neden kilitliyorsunuz?  Ben buradayım, çıkmayacağım. Hanımlar da çıkmıyor. Nefesleri tıkandı ama çıkmıyorlar.  Bu referandum oluncaya kadar yaşadıklarımıza bakın Allah muhafaza ‘evet’ çıkar da yani daha diktatör olmadan tek adam olmadan bütün güçler iki dudağının arasına gelmeden halimiz bu.  Onun için ‘hayır’ diyeceğiz.  Bir anayasa değişikliğinin içinde partili cumhurbaşkanı getirildiği için ‘hayır’ diyoruz.  Biz bunu zamanında 1947’de terk ettik.

Partili cumhurbaşkanı olmaz, olamaz. Türk tipi başkanlık sistemi deniliyor. Bu güne kadar Türk’ü ağzına almayanlar, nedense bu teklife Türk tipi dediler. 

Reddedilirse Türklük reddedilmiş oluyor.

Kabul edildiğinde de hiçbir şeye benzemeyen, Afrika ülkelerindeki gibi diktatörlerin elinde bulunan gücün teslim edildiği, Güney Amerika ülkelerinde var olan, sabah canı sıkılanın, erken kalkanın darbe yaptığı ülkelerde var olan diktatörlük, tek adam sistemini Türk tipi başkanlık diye yutturmaya kalkıyorlar.

 Hiçbir şey konuşmadan, şu salonun fotoğrafını çekip aşağıdaki kepenklerin, kapıların fotoğrafını çekip buradan çıkıp gitmeliyim esasında. Bu ileri demokrasinin, diktatörlüğün ne demek olduğunu, tek adam rejiminin ne manaya geldiğinin göstergesi burası. Tek bir kişiye savaş yapma yetkisi veriyorsunuz, eyalet kurma yetkisi veriyorsunuz,  il başkanlarını partili olduğu için atama yetkisi veriyorsunuz, sonra HSYK’nın hakimlerini atama yetkisini veriyorsunuz, Anayasa Mahkemesi’ni atıyor, hakimler atıyor, savcıları atıyor, rektörleri atıyor, şube müdürlerini atıyor, daire başkanlarını atıyor, kaymakamları atıyor, muhtarlara kadar bu iş gidiyor ve sonuç itibariyle tek bir kişinin sabah kafası bozulduğunda Kanun Hükmünde Kararname çıkararak hakkımızda karar vermesine hak tanınıyor. 

Bir kişiye bu kadar ağır sorumluluk, her şeyi yapabilme imkanı tanıdığınız zaman ondan sonra bu ülkenin geleceğini bir kişinin dudağının arasına sıkıştırırsınız ondan sonra gökyüzüne melim melim bakarız.

Onun için ‘hayır’ diyoruz. Ben buradan soruyorum?  Bu salonu şereflendiren sizler arasında Habur’da davulla zurnayla PKK’lı terörist karşılayan var mı? Bu anayasanın değişmesiyle ilgili AKP’liler şöyle söylüyor, 94 yıllık parantez kapanacak. Biz bu parantezi kapatmayacağız, kapattırmayacağız. 

O nedenle ‘hayır’ diyoruz.  Şapka düştü kel göründü. Bu anayasa teklifinin cumhuriyetin kuruluş ilkelerini Atatürk ve arkadaşlarının değerlerini ortadan kaldırmak üzere bir rejim değişikliğine sebep olacağı, bu kadar 94 senelik parantezi nihayet kapatıyoruz diyenler şapkayı düşürmüş keli göstermiştir.  Bu nedenle bile ‘hayır’ diyeceğiz inşallah.  Bize hain dendi, hainler korkak olur.

Kilitli demir kapıların içinde burada oturuyoruz. Yangın çıksa Allah muhafaza. Demek ki aramızda hain yok. Cesur insanlar burada. 16 Nisan akşamı ‘hayır’ çıktıktan sonra neler olacak?

 Bir kere Türkiye nefes alacak. Türk milletinin siyasetçiyle olan iletişiminde seçmenin önemli olduğu dönem yeniden başlayacak. Siyasetçiyi seçmen zapturapt altına alacak, siyasetçi de sizin karşınızda hazır olda duracak. Çalınan sorularla sizin çocuklarınızın geleceği çalındı. Bu FETÖ terör örgütüyle ilgili her türlü çalışma yapılıyor.  O andan itibaren sizin dediğinizin olacağı yeni bir süreç başlayacak. Türkiye ekonomisi tepe taklak. Fırat Kalkanı bitti. 71 şehidimiz var. 2 gencimizi İŞİD’liler yaktı. Fırat Kalkanı’na niye gittik? Fırat Kalkanı’na Suriye sınırında bir Kürt koridoru açılmasın diye gittik. YPG ve PYD orada bir Kürt koridoru açmasın diye gittik. Şimdi bağır Hollanda, bağır Almanya.

Bu gürültü esnasında bir karar alındı. Fırat Kalkanı bitti geri dönüyoruz diye. Peki ne sağladı? Sırf bu nedenle bile 16 Nisan’da ‘hayır’ diyeceğiz. 2010’daki anayasa değişikliği HSYK’nın ve ondan sonraki bütün hakim ve savcıların FETÖ terör örgütünün eline geçmesine sebep oldu ve 15 Temmuz’u getirdi.

Genel Kurmay Başkanı terör suçlusu olarak içeriye alındı. Yıllarca hapis yattı. Siz bu ülkeyi yönetemiyorsunuz. Biz kadınlar kınalarımızı yakıp geldik. Bu vatana kurban olmaya geldik. Vatan için gerekirse ölmeye geldik.  İnanıyoruz ki bu vatan sağ olacak” dedi.