Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ilk başbakanı ve ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün torunu Cumhuriyet Halk Partisi Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan, geçtiğimiz gün Cumhuriyet Halk Partisi Kırklareli İl Başkanlığı’nı ziyaret ederek Türkiye gündemi hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun daveti üzerine Kırklareli’ye geldiğini ifade eden Bilgehan “Sevgili dostum Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun daveti üzerine Kırklareli’ye geldim. Türkiye’nin içinden geçtiği karanlık dönem düşünüldüğünde, buraya geçirdiğim süre boyunca içimin açıldığını söyleyebilirim. Kırklareli tarihi dokusu ve insanlarıyla çok farklı bir şehir. Burayı ziyaret ettiğim ve insanlarıyla vakit geçirdiğim süre boyunca bunu yakından görme fırsatı buldum. Çağdaş insanların yaşadığı ve farklı görüşlerin medeni bir şekilde tartışılabildiği bir ortam var. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e bağlılık var. Bu saydığım özellikler; Kırklareli insanını çok farklı bir topluluk yapmaya yetiyor. Anlayışın ve hoşgörünün hakim olduğu Kırklareli’ye geldiğim için çok mutlu oldum. Fırsat bulduğum sürece buraya gelmeyi düşünüyorum” dedi.
16 Nisan tarihinde halk oylamasına sunulacak olan anayasa değişikliği hakkında görüşlerini aktaran Bilgehan “Biz kendi ülkemizde insanca, kardeşçe yaşamak istiyoruz. Kendi ülkemizde herkesin işi, herkesin aşı olsun istiyoruz. Kendi ülkemizde benim gibi düşünmeyen insanlarında özgürce düşüncelerini ifade edebilecekleri bir Türkiye istiyoruz. Onun için diyoruz ki, demokrasi kendimizi ifade etmenin en güzel yoludur, en güzel yöntemidir. Ben farklı düşünebilirim, bir başka kardeşim farklı düşünebilir. Ama bir arada aynı topraklarda, aynı ovalarda, aynı köylerde, aynı şehirlerde yan yana gelmeliyiz, konuşmalıyız, düşüncelerimizi birbirimize aktarabilmeliyiz. Kimseyi düşüncesinden ötürü, kılığından, kıyafetinden ötürü, inancından ötürü, yaşam tarzından ötürü ötekileştirmemeliyiz. Bu ülkede yaşayan 80 milyon vatandaşın hangi partiye üye olursa olsun veya partisiz olsun 80 milyon vatandaşın benim başımın üstünde yeri var. Önce bunu ifade etmek isterim.Bizi ayrıştırmak istiyorlar, bizi bölmek istiyorlar, bizi kutuplaştırmak istiyorlar, bizi oturalım kavga edelim diyorlar ve bizi bu yola teşvik etmek istiyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar kavga etmeyeceğiz, ne yaparlarsa yapsınlar kutuplaşmayacağız, ne yaparlarsa yapsınlar bir arada birliğimizi koruyacağız. Allah aşkına bu anayasa değişikliği işsizlik sorununu çözecek mi? Terör olayını çözecek mi? Ekonomideki istikrarsızlığı çözecek mi? Çiftçinin sorununu çözecek mi? Esnafın sorununu çözecek mi? Kadın cinayetlerini çözecek mi? O zaman soru şu; siz bu anayasa değişikliğini niye getiriyorsunuz? İşsizlik sorununu çözmüyor, ekonomideki istikrarsızlığı çözmüyor, esnafın sorununu çözmüyor, üniversitelerin sorununu çözmüyor, çiftçinin sorununu çözmüyor, sanayicinin sorununu çözmüyor. O zaman bu anayasa değişikliği niye geliyor? Benim sorumluluğum var, vatandaş olarak sorumluluğum var. Ayrıca siyasi parti üyesi olarak da sorumluluğum var. Ama her birimizin tek tek sorumluluğu var. Vatandaşlarımızın büyük bir kısmı bu anayasa değişikliğinde ne var ne yok bilmiyorlar. Herkes kendine göre bir karar veriyor. Sizden isteğim, bu söylediklerimi tek tek, ev ev, kapı kapı, park, cadde, sokak dolaşıp millete anlatın. Kavga etmeden, huzur içinde, gönül rahatlığıyla anlatın. Çünkü mesele sadece benim meselem değil, mesele Türkiye meselesi, Türkiye’nin geleceği. Evlatlarımız için, bayrağımız için, güzel çocuklarımız için birlikte çalışmak zorundayız ve bunları anlatmak zorundayız. Size şunu söyleyebilirler efendim hayır çıkarsa kaos olur. Hayır çıkarsa ne olacağı belli olmaz gibi laflar söyleyebilirler. Onlara şunu söyleyin, hayır çıktığı zaman Türkiye güzel bir nefes alacak. Hayır çıktığı zaman Sayın Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturmaya devam edecek. Hayır çıktığı zaman Sayın Binali Yıldırım Başbakan olarak Başbakanlık koltuğunda oturmaya devam edecek. Hayır çıktığı zaman TBMM’de yine 550 milletvekili olacak, yine görevlerini yapacaklar, yine kanun çıkaracaklar bir sorun olmayacak. 80 milyon vatandaşı nereye gittiği belli olmayan bir yere bindiriyorlar. Türkiye’nin sonu ne olacak? Bir kişi karar verecek. Ya yanlış yaparsa? Hata insana mahsus değil mi? Beşer şaşar demiyor muyuz? Peki bir kişi hata yaptı Türkiye’yi savaşa soktu nasıl düzelteceğiz? Bedelini kim ödeyecek? Bizlerin çocukları ödeyecek bedelini. O nedenle sorumluluk fazla bu işin vebali var” dedi.