Lüleburgaz Prof. Dr. Necdet Tekin Gençlik Merkezi’nde 12 Mart İstiklal Marşı’nın Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy’u anma etkinliği gerçekleştirildi.
Rumeli Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi tarafından gerçekleştirilen programda konuşan Okul Müdürü Durak “İstiklal Marşı’nı anlamak ve anlatmak için onun hangi şartlarda yazıldığını bilmemiz ve onu bu çerçevede değerlendirmemiz gerekmektedir. İstiklal Savaşı’nın buhranlı günlerinde İzmir işgal edilmiş, Bursa düşmüş, Afyon kaybedilmiş, bin yıllık Türkiye tarihinde ilk defa Türk yurdunun namus ocağına mukaddes toprağına düşman girmişti. Türk milleti tarihinin en karanlık günlerini yaşamaktaydı. Böyle bir ortamda yazılan İstiklal Marşı korkma seslenişiyle başlar. Buradaki korku ifadesi sıradan bir korku olmayıp her karış toprağı şehit kanlarıyla yoğrulmuş, aziz vatanımızın kaybedilme endişesinin büyük bir şairin hisli kalbinde terennüm edilmesidir. İstiklal Marşı ifade ettiği anlamlar şiir kalitesi bakımından diğer milli marşlardan daha üstün bir konumdadır. İstiklal Marşı milli mücadelenin bütün heybetini ve canlılığını başarıyla yansıtır. Onun bu başarısında ki en önemli unsur Mehmet Akif Ersoy’un şahsiyeti, milli mücadeledeki konumudur. Mehmet Akif Ersoy şiir ve yazılarıyla milli mücadeleye destek vermeye çağırmıştır. En çaresiz durumda insanlarımıza cesaret aşılamış ve mücadele aşkı vermiştir” dedi.
Mehmet Akif Ersoy hakkında konuşma yapan Rumeli Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Edebiyat Öğretmeni Betül İzci “1873 yılında İstanbul’da doğan Mehmet Akif, bütün öğrenimini İstanbul’da tamamladı. İslamcılık düşüncesinin edebiyattaki en önemli temsilcisi olan sanatçı, aynı zamanda İstiklal Marşı’nı yazmıştır. “Milli Şair” ve “İstiklal Marşı Şairi” olarak da anılmaktadır.
Mehmet Akif’e göre medeniyetin gerçek kaynağı Müslüman Doğu’dur. Ona üstünlüğünü kaybettiren ise asırlardır süren “cehalet, yozlaşma, sabırsızlık, tembellik ve kendine güvensizliktir.” Batı’nın geldiği medeniyet seviyesine ulaşmak ve İslam birliğini sağlamak onun en önemli amacıdır.
Akif, her ne kadar siyasi bakımdan İslamcı olsa da duyguları bakımından “halkçı ve milliyetçi”dir. Sanatını sosyal hizmetin emrine verip “sosyal hizmet yanlısı” bir şair olarak karşımıza çıkar. Bu durumun en önemli sebebi onun edebiyat anlayışıdır. O edebiyat için, “Halkın manevî ve ahlakî eğitiminde etkisi en büyük müessesedir.” der ve “Her edebiyat mahallîdir ve halka hitap eder.” görüşünü savunur. İslam toplumlarının geri kalmasını da İslam ülkelerindeki edebiyatların halka değil, aydınlara seslenmesine bağlar.
Sanatçının en önemli amacı, halk için halkın hayatını veren bir edebiyat yaratmaktır. Bu durumun sonucu olarak içinde yaşadığı halkın bütün özelliklerini şiirlerinde aksettirmiştir. Bunu yaparken güçlü bir gözleme başvuran sanatçı ilhama inanmaz. Bu yönüyle de Türk şiirine gerçek realizm onun tarafından getirilmiştir, denilebilir. Akif, her ne kadar sanatını halkın hizmetine adasa da güçlü bir şairdir.
Şiirin ciddi bir çaba işi olduğunu anlayan sanatçının şiirlerinde bu çaba ve işçilik her zaman göze çarpar. Eserlerinde her zaman aruz ölçüsünü kullanan ve Türkçeyi aruza başarıyla uygulayan birkaç şairden biri olan sanatçı, heceyi hiç kullanmamıştır. Genellikle Divan nazım şekillerini kullanan sanatçı, dil bakımından da sade dille yazan şairler kadar olmasa da halka seslendiği için kısmen sadedir. Eserleri dil bakımından da tam bir birlik göstermez.
Herhangi bir edebi topluluğa katılmamıştır.
Ümmetçi şair olarak bilinir. İstiklal Marşı’nın şairidir. İstiklal Marşı’nı Safahat’a almamış, kahraman Türk ordusuna armağan etmiştir. Bu şiiri 1921’de yazmıştır. Türk şiirine gerçek realizmi getirmiştir.
Şiirlerinde toplum yaşantısını tüm yönleriyle anlatmıştır. Şiirlerinde dini lirizm vardır, bunun kaynağı İslam dinidir. Şiirlerinde konuşma dilini bütün canlılığıyla kullanmış, adeta konuşur gibi yazmıştır.
Sade bir dil kullanan şairin dili yer yer ağırdır. İstanbul’un yoksul semtlerinin yaşantısını ve yoksulluklarını anlatır. Şiirlerinde yoksullara acıma duygusu vardır. Nazmı nesre yaklaştırmada oldukça başarılıdır. Şiirlerinde aruz ölçüsünü Türkçeye oldukça başarılı bir şekilde uygulamıştır.
Bütün şiirlerini aruz ölçüsüyle yazmıştır. Divan edebiyatı nazım biçimlerini, özellikle de mesnevi nazım biçimini kullanmıştır. Lirik-epik özelliği gösteren şiirleriyle tanınmıştır. Çanakkale Şehitlerine, İstiklal Marşı, Bülbül lirik-epik özellik gösteren önemli şiirleridir. Manzum hikâye türünde önemli eserleri vardır. Seyfi Baba, Küfe, Mahalle Kahvesi, Meyhane, Hasta önemli manzum hikâyeleridir. Bu şiirlerde toplum yaşamını bütün canlılığı ile anlatmıştır. Didaktik nitelik taşıyan şiirleri de vardır. Cehalet, ahlaksızlık, taklitçilik, taassup, fakirlik, inançsızlık, köksüzlük… şiirlerindeki başlıca konulardır. Mehmet Akif çok iyi bir gözlemcidir. “Hayır, hayal ile yoktur benim alışverişim, İnan ki her ne demişsem görüp de söylemişim” dizeleri onun gerçekçiliğini yansıtır. “Toplum için sanat” anlayışını benimsemiştir.
İslamcılık akımını benimsemiştir. Mehmet Akif, Tevfik Fikret ile din ve medeniyet konusunda tartışmaya girmiştir. Fikret’in Haluk karakterine karşı özlediği gençliği Asım’da simgelemiştir. Şiirlerinin yanı sıra Arapça, Farsça ve Fransızcadan çeviriler de yapmıştır. Sırat-ı Müstakim ve Sebilü’r-Reşat adlı dini dergilerde şiirler, makaleler yayımlayarak yazın hayatına başlamıştır. Batılılaşmaya ve Türkçülük akımına karşıdır” dedi.
Düzenlenen programa Lüleburgaz Kaymakamı Mustafa Kaya, 65.Mekanize Piyade Tugay Komutanı Piyade Albay Tamer Nazmi Sezen, Lüleburgaz İlçe Emniyet Müdürü Ali Koca, kurum müdürleri, okul müdürleri, öğretmenler ve öğrenciler katıldı.