Son günlerin moda söylemi “Güncelleme”, epeydir kamuoyunu ve gündemimizi meşgul eder hale geldi.
Otoyol ve köprü geçişlerine yapılan güncellemeler, esnaf ve sanatkarların aldığı kredilere yapılan güncellemeler ve özellikle de market fiyatlarındaki güncellemeler; hiç ama hiç hoşumuza gitmiyor.
Bu güncellemelerin ucu, bir şekilde her kesimdeki vatandaşa dokunmasına rağmen; herkes sadece kendi kendine konuşuyor ve dinliyor.
Bir muhabir arkadaşımızın ilgili bakana sorduğu soru karşısında gündeme oturan “Güncelleme”, bende bilgisayar ve telefon gibi elektronik cihazlarda programların kendini son versiyona uyarlaması olarak aklıma gelirken; siyaseten dillendirilen “Güncelleme” açıkçası çok ama çok sulandırıldı.
Neden ve niçin söz sahibi olanlar; biz vatandaşın, esnaf ve sanatkarın, işçinin, memurun, emeklinin, köylünün velhasıl geçinmekte sıkıntı yaşayanların derdine neden çare olmuyor?
Rakamlara çok takılmasam da; emekli bir il müdürü, emekli bir bürokrat olarak ben bile yoksulluk sınırında maaş alıyorum. Öyleyse; en düşük emeklinin 10 bin lira aldığı günümüzde bu vurdumduymazlığın, bu umursamazlığın üst seviyede dahi maaş alanlara sirayet edeceği günler sanki yakında…
Zam kelimesini kullanamadığı için “Güncelleme” yaptık, ya da “Güncelleme” zorunlu hale geldi diyen değerli siyasetçilerimiz, üst düzey yöneticilerimiz; konu vatandaşın alacağına gelince neden sus pus kesiliyor?
Çiftçinin tam hasada başlayacağı, tam dikime geçeceği bu günlerde onların tabiriyle “Güncellemeye”, biz vatandaşın diliyle zamma veya artışa değil; fiyatların sabit kalmasına ve indirime girmesine ihtiyacımız var.
Emeklilerimiz bile, yapılacak bir “Güncelleme” ile maaşlarında artık kiralarını rahatça ödeyebileceği, ihtiyaçları olan gıda ve diğer harcamaları yapabilecekleri yüksek bir artış bekliyor.
2024 yılının “Emekliler Yılı” ilan edilmesine rağmen; maaşlarında iyileştirme göremeyen biz emekliler için KYK Yurtlarında bir aylık ücretsiz tatil ile kamu kurum ve kuruluşlarında yıl sonuna kadar geçerli yüzde 15 indirim de açıkçası başka bir hayal kırıklığıdır.
Ne desek boş. Yıllardır bekle gör politikası izleyenler, yine aynı şekilde ancak büyük bir tepki gelirse gündeme dahil olup bir şeyleri düzeltmeye veya değiştirme yoluna gidiyor.
Sonuçta da; bizim yazdıklarımız her zamanki gibi havada kalıyor ve konu hemen siyasi yöne çekilerek suçlu konuma düşen hep biz yazarlar oluyoruz.
Bundan önceki siyasilerin ve yöneticilerin de “Ayarlama” dediği “Güncelleme”nin bakalım Temmuz ayında maaşlara nasıl yansıyacağını da hep birlikte göreceğiz.
İnşallah, bu kez “Güncelleme” yaptık diyerek çalışanın, işçinin, memurun ve emeklinin maaşında indirime gitmezler.
Haftaya yeni bir konuda, tekrar siz değerli okurlarımla buluşmak dileğiyle sizleri Allah’a emanet ediyor; sağlıklı, mutlu ve huzurlu günler geçirmenizi temenni ediyorum.
Kalın sağlıcakla…