reklam
reklam
DOLAR 34,2901 % 0.16
EURO 37,2243 % 0.15
STERLIN 44,6324 % 0.23
FRANG 39,5991 % 0.09
ALTIN 3.009,10 % -0,09
BITCOIN 68.360,49 0.631

Kaya “Bir Kişiye Bu Kadar Yetki Verilmez”

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi :
Kaya “Bir Kişiye Bu Kadar Yetki Verilmez”
reklam

Cumhuriyet Halk Partisi Lüleburgaz İlçe Başkanlığı 16 Nisan tarihinde gerçekleştirilecek olan referandum öncesinde köy ziyaretlerine devam ediyor.

Son olarak Pehlivanköy ve Küçükkarıştıran’da vatandaşlara hitap eden CHP Lüleburgaz İlçe Başkanı Özgür Kaya “Pehlivanköy’de ‘Neden Hayır Diyoruz’ toplantısını pazar yerinde yaptık. Bizleri dinleyen destek olan yüzde 80 ‘hayır’ sözü veren Pehlivanköy e teşekkür ediyoruz. Küçükkarıştıran’da bizi büyük bir kalabalıkla karşılayan kahveye sığmayıp dışarıya taşan milli maç kazanılır kaybedilir telafisi var ama bu seçimin telafisi yok sen anlat diyen tüm Küçükkarıştıran köylülerimize şükranlarımızı sunuyor gösterdikleri yakın ilgi ve misafirperverliklerinden dolayı teşekkür ederiz. Namazdan çıkana kadar bizi bekleyin, biz de geleceğiz diye haber bırakan, köy kahvesinin duvarlarına kimse çıkaramasın diye Atatürk resmini çizen, milli maçı kapatıp bizi dinleyen, yüzde 90 ‘hayır’ sözü veren tüm Akçaköylülere şükranlarımızı sunuyoruz.  Başta Muhtarımız Deniz Yetişkin olmak üzere bizlere gösterdikleri yakın ilgi ve misafirperverliklerinden dolayı tüm Akçaköy halkına teşekkür ediyoruz. Bizim bir yurttaş olarak, vatansever olarak sorumluluklarımız var. Türkiye’de şu anda dayatmacı bir rejim değişikliği ile karşı karşıyayız. Bununla ilgili gerekli çalışmaları bütün partiler tarafından yapıldığını, ancak meselenin partiler üstü bir bakışı gerekli kıldığını,  ülke meselesi haline gelmiş, vatan, millet meselesi olmuş bir konu olduğunu vurguladı. Bizim bu coğrafyadaki varlığımız, demokrasiye olan inancımız, demokrasiyi o topraklarda yeşertmemizden, laik bir sistem oluşturmamızdan gelir.  Batı’da özellikle son dönemde Türkiye’deki demokrasiyle ilgili, Türkiye’nin gidişatıyla ilgili ciddi kaygılar ve sapmalar oluştu. Türkiye’yi hep Batı ittifakının bir parçası olarak gören anlayış, bugün artık Türkiye’yi Batı’dan uzaklaşmış ama nereye yanaşacağını bilmeyen bir devlet olarak görüyor. Türkiye’nin önü hiçbir zaman bu dönemdeki kadar belirsizliklerle dolu olmamıştı. Bu noktada Türkiye ile ilgili oluşan negatif algıyı terse çevirmek için bu referandum bir şansa dönüştürülebilir. Çünkü 14 yıldır bizi aşağılayan, sürekli tepeden bakan, Türkiye’de sen-ben, biz-ötekiler ayırımı yapan, Alevi’sini, Kürt’ünü, Türkünü, Sünni’sini, Çerkez ini birbirine düşüren bir anlayışla karşı karşıya kaldık.  Bizim topraklarımızda her zaman Mevlana’nın Yunus Emre’nin felsefesi öne geçti. Ancak, son yıllarda bu milli birlik ve beraberlik ortamını yıkmaya dönük sert, ayrıştırıcı ve ötekileştirici bir dil kullanılmaya başlandı ve yoğun kutuplaştırma çabaları ile bu ruh zedelendi. Daha önce hiçbir dönemde Türkiye Cumhuriyeti içerisinde yaşayan insanlara karşı bu böyle bölücü, yıkıcı, onları küçültücü, tahkir edici, aşağılayıcı bir dil kullanılmamıştı. Türkiye’de ciddi manada bir nefret suçu işleniyor. Bir tarafta Türkiye’nin demokrasisinden yararlanıp iktidar olanlar demokrasinden güya övünüyormuş gibi algı yaratıyor, diğer taraftan demokrasinin gereği, demokratik tercihini kullananlara ’terörist’ damgası vuruyorlar.  Ne yazık ki bunlar aynı kişiler. Övünenler de aynı kişiler, demokrasiyi ayaklar altına alıp çiğneyenler de aynı kişiler. Bir ikiyüzlülük, riyakarlık almış başını gidiyorHer madde üzerinde düşünmemiz lazım. 18 madde fazla değil. Oyu ona göre kullanmamız lazım. Bir kişiye yetki veriyoruz. İsterse kıdem tazminatını bir kararname ile kaldırabilir. Kıdem tazminatı kalksın diyorsa gidilecek evet oyu kullanılacak. Memurun emeklilik hakkı var. İşçinin de bir ikramiyesi olsun, kıdem tazminatı olsun. Bunun bir güvencesi olsun deniyorsa gidilip hayır oyu kullanılacak. Asgari ücreti nasıl tespit ediyoruz. Devlet, işçi ve işveren sendikaları bir araya geliyorlar ve asgari ücreti tespit ediyorlar. Eski düzen devam etsin deniliyorsa hayır oyu kullanılacak. Biz yetki verdik isterse dondursun isterse kaldırsın diyorsanız evet oyu vereceksiniz. Bunun partilerle alakası yok. Bunu her asgari ücretli düşünmek zorundadır. Geçmişi bırakıyoruz geçmişte yaşanan olaylar ülke menfaatleri doğrultusunda veya aleyhinde olan olaylar değil, ülkemizin geleceği için ülke vatandaşlarımız bu konuya sahiplenmesi bizim için çok mutluluk verici durumdur. 1924 Anayasası görüşülürken bu yetki Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e verilmek istenir, meclisi feshetme yetkisi. İki genç milletvekili kürsüye çıkarlar derler ki, “Biz Gazi Paşa’yı seviyoruz, Gazi Paşa önemli bir komutandır, Türkiye için ne yaptığını çok iyi biliyoruz, ama bizi buraya Gazi Paşa değil, bizi buraya millet gönderdi. Millet gönderdiğine göre Gazi Paşa Meclisi feshedemez, böyle bir yetkiyi veremeyiz.” Ve yapılan oylamada büyük bir çoğunlukla reddediliyor. Yani Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e verilmeyen bir yetkiyi, bu anayasa değişikliğiyle bir kişiye vereceğiz. Devlette kim müsteşar olacak, kim vali olacak, kim kaymakam olacak, kim hakim olacak bunların tamamına bir kişi karar verecek. Eskiden kim karar veriyordu buna? TBMM karar veriyordu.

Müsteşarın nitelikleri belli, büyükelçinin nitelikleri belli, genel müdürün nitelikleri belli, öğretmenin nitelikleri belli, profesörün nitelikleri belli. Kim nerede, nasıl, hangi mevkiiye gelecekse onun kuralları kanunlarla belirlenir ve TBMM belirler. Şimdi deniyor ki, yeni anayasa değişikliğiyle bunların tamamını kaldıralım ne gerek var buna, ne gerek var bu meclise? Ne yapalım? Bir kişi tek yetkili olsun o kimi isterse oraya atasın. Buna ne diyoruz? Bakın, bunun da hiçbir partiyle ilgisi yok. Hepimizi ilgilendiren bir sorun bu. Bir kişiye bu kadar yetki verilmez” dedi.