reklam
reklam
DOLAR 34,2845 % 0.14
EURO 37,1881 % 0.06
STERLIN 44,5329 % 0.01
FRANG 39,5871 % 0.07
ALTIN 3.004,99 % -0,23
BITCOIN 67.492,73 0.625

Kaya “Köylülerimiz ‘Hayır’ Diyor!”

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi :
Kaya “Köylülerimiz ‘Hayır’ Diyor!”
reklam

Cumhuriyet Halk Partisi Lüleburgaz İlçe Başkanlığı referandum öncesinde köy ziyaretlerine devam ediyor.

Son olarak Ayvalı ve Sarıcaali köylerini ziyaret eden CHP Lüleburgaz İlçe Başkanlığı üyeleri köy kahvesinde vatandaşlarla bir araya geldiler. Anayasa değişikliği hakkında görüşlerini vatandaşlara anlatan CHP Lüleburgaz İlçe Başkanı Özgür Kaya “Bizi büyük bir coşkuyla bekleyen maçı kapatıp bizleri dinleyen neredeyse tüm köy hep bir ağızdan cumhuriyete sahip çıkacağız diyen Ayvalı köylülerimize şükranlarımızı sunuyoruz. Başta Muhtarımız Naci Avcu olmak üzere bizlere gösterdikleri yakın ilgi ve misafirperverliklerinden dolayı tüm Ayvalı köylülerimize teşekkür ediyorum. Geç saate kadar ayrılmayıp bizi bekleyen, kahvehaneyi doldurup dışarı taşan siz işinize bakın biz tek adama ülkeyi teslim etmeyiz diyen Sarıcaali köylülerimize şükranlarımızı sunuyoruz. Bizlere gösterdikleri yakın ilgi ve misafirperverliklerinden dolayı teşekkür ediyoruz. Yürütme, yasama ve yargı alanında partili başkan geniş yetkilere sahip olacak. Bu üç kuvvetin tek elde toplandığı rejimlere demokrasi denmez. Bunun adı diktatörlüktür.  Cumhurbaşkanı’na yargı yolunun açıldığı iddiası doğru değil. Meclis soruşturması açılabilmesi için 400 vekilin oyu gerekiyor. Sadece başkan için değil, sayısı belli olmayan başkan yardımcıları ve bakanlar için de aynı koruma kalkanı var. Meclis 360 ile kendini fesih edebilecek ama yolsuzluk yapan bir bakanı yüce divana gönderebilmek için 400 oy gerekecek. Peki kaç bakan, kaç başkan yardımcısı olacak belli mi? Hayır. Partili Cumhurbaşkanı isterse tüm il başkanlarını yardımcı atayabilir ve onları koruma kalkanı içine alabilir. Hem de bu koruma kalkanı ömür boyu olacak. Türkiye’yi kanunlarla değil, kararnamelerle yönetmek isteyen bir zihniyet var. Bu kişi bir kararname ile bakanlıkları kapatabilir, istediği yerde yeni bir yönetim birimi kurabilir. Bir kararnameyle Antalya’yı Isparta’ya, Konya’yı Ankara’ya bağlayabilir. Hiçbir hukuki engel olmayacak. Bunu denetleyebilecek bir makam da olmayacak. Ülkenin kaderi bir kişinin iyi niyetine teslim edilemez. Aynı yetki seçilmemiş başkan yardımcısına da tanınıyor. Peki vekalet sırasında bu kişi tüm yetkileri kullanmaya kalkarsa ne olacak? Ya bu kişi FETÖ’cü çıkarsa ne olacak? Söz konusu olan Recep Tayyip Erdoğan da değil. 2019’a daha iki yıl var. Kim olursa olsun bu yetkilerin verilmesi doğru değil. Biz ev alırken tapusunu eşimizin üstüne yapmayan bir milletiz. Alt tarafı bir ev tapusu. Şimdi 80 milyonluk bir ülkenin tapusunu tek kişiye vermek istiyorlar. Tapuyu vermeyin. 2010 yılında yapılan referandumda ülkenin başına gelecekler konusunu köy köy dolaşarak anlattık. Evet çıktı. Sonra ne oldu, FETÖ’cüler çıktı Ergenekon, Balyoz diye kumpaslar kurdu. Sonra FETÖ’nün gerçek yüzü ortaya çıktı, biz yanılmışız dediler. Şimdi de diyorum ki bu da yanlış. Önümüzdeki bir siyasi parti seçimi değil, çocuklarımızın geleceği ile ilgili bir konu. Bu nedenle hepimize büyük bir görev düşüyor. İşçilerimizin sorunları ortada dururken, çiftçilerimiz üretemez, ürettiğini satamaz noktaya gelmişken, emeklilerimiz açlık sınırında yaşarken, 7 milyona yakın gencimiz işsizken, polisimiz, askerimiz şehit olurken referanduma ne gerek vardı? Referandumu kim istedi sizden? Biz istemedik, halk istemedi, bir kişi istedi. Meclis’te sabahlara kadar yürüttüğümüz mücadelenin ardından Anayasa değişikliğinin halk oylamasına sunulması 9 oyla geçti. Halkın kantarı en doğrusunu tartar, dedik ve halkın önüne çıktık. Ancak ilk kullandıkları propaganda yöntemi ‘Hayır diyenler teröristtir, FETÖ’cüdür, PKK’lıdır’ demek oldu. Madem hayır diyenlere terörist diyecektiniz, madem halka güvenmiyordunuz neden halkın önüne getirdiniz bu anayasayı? 15 yıldır iktidardasınız. İşçilerimizin sorunları ortada dururken, çiftçilerimiz üretemez, ürettiğini satamaz noktaya gelmişken, emeklilerimiz açlık sınırında yaşarken, 7 milyona yakın gencimiz işsizken, polisimiz, askerimiz şehit olurken referanduma ne gerek vardı? Türkiye’nin bu sorunların çözümüne ihtiyacı var. Birlik beraberliğe ihtiyacı var. Türkiye’nin aynı bayrak altında beraber kardeşçe yaşamaya ihtiyacı var. İnsanların dilini, dinini, rengini, ırkını, mezhebini sorgulamadan, bir gün dahi olsa bir ocağa ateş düşmeden, bir kardeşimiz şehit olmadan beraber yaşamaya ihtiyacımız var. Gelin parlamento çatısı altında Türkiye’nin temel sorunlarını tartışalım, çözelim. Peki, Referandumu nereden çıkardınız? Referandumu kim istedi sizden? Halk istemedi, bir kişi istedi. Bir kişi istedi diye bu ülkeyi teslim etmeyeceğiz. Ülke içinde çıkaramadıkları kavgayı Almanya’da, Hollanda’da çıkarmaya çalışıyorlar. Siz kavga ediyorsunuz da peki ihracatçı ne yapacak, tarım sektörü, hazır giyim sektörü ne yapacak? Referandumdan sonra ilişkileri normalleştirmeye çalışacaklar, onlara bir şey olmayacak. Olan yine iş dünyasına, vatandaşa olacak. Ama şunu bilsinler; kuru kuru milliyetçilik artık topluma sökmüyor. Türkiye’nin ekonomisini düzelten milliyetçilik şart. Türkiye’ye turist gelmiyor. Avrupa’nın kapıları bir bir kapanıyor. Başkanlık sistemine göre seçilen kişi ‘Ben başkanım; milli sporumuz güreş dışında futbol dahil tüm spor dallarını yasaklıyorum’  derse karşısına çıkacak bir mekanizma olmaz. Türkiye, bu vahim durumu yaşayacak bir ülke değildir. Tek bir kişinin iki dudağı arasından çıkacak sözlerle ülke yönetilemez. Tüm bireylerin yarınları için, özgür geleceğimiz için hayır diyoruz. Herkes için hayırlı günler olsun istiyoruz. Eğitim ve hukuk sistemi değişen dünya düzenine göre yenilenip çağdaş hale getirilmeliyken bizim ülkemizde tek bir kişinin inisiyatifine bırakılmaya çalışılıyor. Ülke yönetimi tek bir eve hapsedilmeye çalışılıyor. İzin vermeyeceğiz” dedi.