reklam
reklam
DOLAR 34,2906 % 0.16
EURO 37,0922 % -0.36
STERLIN 44,6008 % -0.04
FRANG 39,5736 % 0.02
ALTIN 3.029,35 % 0,58
BITCOIN 67.291,80 -1.524

Kesimoğlu “Atatürk Sevdalısı Hemşerilerimin ‘Hayır’ Diyeceğine Eminim!”

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi :
Kesimoğlu “Atatürk Sevdalısı Hemşerilerimin ‘Hayır’ Diyeceğine Eminim!”
reklam

Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu, Cumhuriyet Halk Partisi Kırklareli İl Başkanlığı’nın öncülüğünde organize edilen referandum çalışmalarına destek verdi.

16 Nisan tarihinde gerçekleştirilecek olan referandum öncesinde Kırklareli genelinde çalışmalarına devam eden Cumhuriyet Halk Partisi Kırklareli İl Başkanlığı geçtiğimiz gün Demirtaş, Yayla ve Bademlik Mahallelerini ziyaret etti. Mahalle ziyaretleri esnasında esnaflarla sohbet eden Cumhuriyet Halk Partililer, kahvehanelerde bulunan vatandaşlarla bir araya gelerek anayasa değişikliği konusunda görüşlerini vatandaşlara anlattılar.

Ardından Kırklareli Balkan Türkleri Göçmenler Dayanışma Derneği’ni ziyaret eden Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu, CHP Kırklareli İl Başkanı Ünal Başkur, CHP Kırklareli İl Gençlik Kolları Başkanı Erdem Erdin, CHP Merkez İlçe Başkanı Gürcan Gültekin ve CHP Kırklareli Gençlik Kolu Üyeleri burada bulunan vatandaşlara referandumun partiler üstü bir mesele olduğunu söyleyerek “Memleketimizin ve çocuklarımızın geleceği için anayasa değişikliğine ‘Hayır’ oyu kullanmalıyız” dediler.

Dernek binasında bulunan vatandaşlara hitap eden Başkan Kesimoğlu “Ekonomide, hukukta, meclisin saygınlığında, dış politikada, güvenlikte ve basın özgürlüğünde gelinen nokta, yeminine sadık kalmayan bir cumhurbaşkanının parlamenter sisteme verdiği zarara bakarak anlaşılabilir. Son iki buçuk yılda, fiili başkanlık adı altında ekonomi sürekli kan kaybeden ve terör sarmalında olan bir Türkiye varken, vatandaş canından ve malından olurken, istikrarsızlığın sorumlusu olan kadrolar bugün sıkılmadan bir de anayasa hazırlamaya ve bütün yetkileri tek adamda toplamaya kalkıyor. Hesap vermekten kaçanlar, denetimsiz kalacak bir yürütme organı, etkisiz bir Meclis yapısı, siyasallaşmış bir yargı makamı kurarak, kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırarak Türkiye’nin yatırım ve üretim ortamı olmaktan iyice uzaklaşmasına neden olacaktır. Bugün, bu anayasaya "HAYIR" oyu vermek, ülkemizin normalleşmesi için, yatırım ve istikrar için, üretime dayalı bir ekonomi için, yükselen bir ihracat için ilk adımdır. Ancak bu şekilde yarınından kaygı duymayan, aksine umutla dolan, öngörülebilir bir piyasaya sahip olacak bir Türkiye, yatırımcısına hukuk güvenliği sunabilir. Bu değişiklik partizanlığı öne çıkaracaktır. Devleti krizden çıkarmanın, istikrarı sağlamanın değil, devleti koşulsuz biçimde tek partinin ve tek liderin emrine sokmanın yolunu aralayacaktır. Şimdiden TRT, ‘Evet’in resmi sponsoru olmakta, milletin vergileri bir partinin reklamlarına ayrılmakta, TRT programları tek taraflı yapılmaktadır. Bu paket geçerse yatırımcının, üretenin ve çalışanların, güvencesi unutulacak, bir gece kararnamesiyle hangi partilinin ve kimlerin kayırılacağının hesabı yapılacaktır. Bu paket geçerse, bir kararnameyle kimin malına el konulacağı, kimin yatırımlarının bir gecede sıfırlanacağı belirsiz olacak, kimin servetinin kime geçeceği bir liderin kararına bağlı olacaktır.  Meclisin iktidarı denetleme yetkisini azaltan, taraflı/partili cumhurbaşkanı modeliyle ortak aklı ve uzlaşıyı değil partizanlığı öne çıkaran, yargı bağımsızlığını ve hukuk güvenliğini yok eden, taraflı yargı yaratıp siyasi istikrarsızlığı arttıran, sürekli tartışan, kısır çekişmelerin içinde olan bir Türkiye ortaya çıkacaktır. Kriz anlarında ortak aklı kuracak, uzlaşıyı sağlayacak olan model bellidir. O model; partili ve taraflı, yargı dahil her tür üst düzey atamaya karar veren bir cumhurbaşkanı modeli değil, parlamenter sistemdir. Başta hukuk güvenliğini, ekonomik ve siyasi istikrarı sağlamak için olması gereken açıktır: Üyeleri kendi içinden seçilecek tarafsız ve bağımsız bir yargı, temsilde adalet için ülke seçim barajının düşürüldüğü ve milletvekillerinin ön seçimle belirlendiği bir yasama organı, iktidarın hesap vermek için meclisi ve yargıyı baskı altına almadığı bir kuvvetler ayrılığı sistemidir. “Çift başlılık” sözlerine ve "bir gemide bir kaptan olur" diyenlere kanmayın… Çünkü bütün gemilerde çift kaptan vardır, uçaklarda çift pilot, otobüslerde bile iki kaptan vardır. Başbakan bunları bildiği halde neden bilmemezlikten geliyor, anlamak mümkün değil. Dünyanın en çok kandırılan liderlerine devletin maliye, yargı, hazine, meclis anahtarını teslim etmek, ülkemizin tapusunu ve anahtarını vermek, çocuklarımızın geleceğini bugünden karartmaktır, kandırılana kanmaktır. Demokrasilerde cumhurbaşkanın ve başbakanın yeri ve görevleri anayasamızda yazılıdır. Bu anayasaya uymayanlar çift başlılığı kendileri yaratıyorlar, anayasamıza uymuyorlar ve bu nedenle istikrarsızlığı onlar yaratıyorlar. Oy verdiğiniz başbakanın bir oldu bittiyle koltuktan indirilmesine, “abidik gubidik” diyerek, hangi başbakanın kim olduğu söylemeyerek bütün başbakanları töhmet altında bırakan bir başbakanın iki başlılık sözüne nasıl itibar edebiliriz? Cumhurbaşkanlığının en önemli rolü tarafsız olmasıdır ve herkesi parti ayırımı yapmadan kucaklaması en asli görevidir. Devletin ve milletin babası gibi davranmak zorundadır. Bir ailedeki baba gibidir. Ailede baba çocuklarına karşı eşit davranmazsa, ayrımcılık yaparsa o ailede birlik beraberlik ve dayanışma olur mu? Elbette olmaz.

İşte biz onun için partisiz ve tarafsız Cumhurbaşkanı istiyoruz. Seçilecek Cumhurbaşkanı yalnızca bir partinin cumhurbaşkanı değil herkesin cumhurbaşkanı olmasını istiyoruz. Onun için yapılacak değişikliğe "HAYIR" diyoruz. Ben Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk sevdalısı Kırklarelili vatandaşlarımın bu anayasa değişikliğine ‘Hayır’ diyeceğine eminim. Bunun partiler üstü bir mesele olduğunu bütün vatandaşlarımızın anladığını düşünüyorum. Cumhurbaşkanımızı seven, Başbakanımızı seven ve onlar için Ak Parti’ye oy veren vatandaşlarımızın da ülkemizin tapusunu bir kişinin yetki ve sorumluluğuna teslim etmeyeceğine inanıyorum. Ben hayatım boyunca her zaman Kırklarelili vatandaşların demokrasi ve Cumhuriyete karşı olan bağlılıklarına inandım. Kırklarelili hemşerilerimde beni bir kez bile bu konuda yanıltmadılar. Yine yanıltmayacaklardır” dedi.

Referandumda ‘Hayır’ çıkması halinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin aynı işleyiş ile yola devam edeceğini söyleyen CHP Kırklareli İl Başkanı Ünal Başkur “Sandıktan hayır çıkarsa artık gerçek sorunları konuşmaya başlayacağız. Herkes kendi geleceğine oy verecek. Hayır diyenlere iktidar tarafından ciddi bir baskı var. Ama milletin iki tarafı da dinlemesi lazım. Bu tür metinler Türkiye’ye ne getirir ne götürür iyi bilinmesi gerekiyor. Bir anayasayı değiştirdiğiniz de ülkeye yanlış sonuçlar doğurduğunda pardon deme lüksünüz olmaz. Bu işin şakası yok. Bu tür oylamalarda yanıltıcı bilgiler olmamalıdır. Bu anayasa ile birlikte insanların karşısına gelecekte çıkacak sorunların önüne geçmeliyiz. Evet diyen de, hayır diyen de bizim vatandaşımız. Madem hayır diyenleri hapse atacağız o zaman neden sandık koyuyoruz? Hiç kimse vatandan daha fazla sevilmemeli. Bu anayasa Türkiye’nin sorunlarını asla çözmeyecek. Terör işsizlik yoksulluk gibi sorunları es geçecek. Birinci sınıf hukuk öğrencisi daha iyi anayasa yazardı. Diyelim Cumhurbaşkanı hasta oldu ya da görevini yapamaz duruma getirildi. Bu durumda yönetim boşluğu nasıl giderilecek, hangi başkan yardımcısı, hangi yöntemle başkanlık edecek, seçilmemiş bir kişinin başkanlık etmesi durumunda Seçilmiş bir meclisi feshetme yetkisine kadar sınırsız yetkiyi kullanacak olmasından dolayı yaşanacak krizler nasıl aşılacak, başkan yardımcıları ile bakanlar arasında yaşanacak muhtemel yetki kargaşası nasıl önlenecek hiç düşünülmemiş. Pratikte konuşması çok kolay, ama bunun anayasada olmaması ülkeyi karanlığa sürükler. Başkan vefat ettiğinde hangi başkan yardımcısı başkan olacak. O başkan yardımcısının FETO sevgisini içinde gizlemiş biri olmadığını nereden bileceğiz. Sonuçta cumhurbaşkanı yaverlerinin bile hain çıktığı bir ülkede yaşıyoruz. Cumhurbaşkanının partilisinin il başkanı ile vali arasında tartışma çıkarsa ne olacak? Biz kimin dediğini dinleyeceğiz. Ya da siz gidip kimin kapısını çalacaksınız? Ya da oy verdiğiniz cumhurbaşkanı başka partiden, meclisin çoğunluğu başka partiden olursa ne olacak? Devleti muhalefet mi yoksa cumhurbaşkanı mı yönetecek? Demokratik ülkelerde, her kurumun görev alanı ve karar alma özerkliği bellidir, kuvvetler ayrılığı en önemli değerdir. Başkan demokratik sistemlerde partinin üyesidir ama parti yönetiminde değildir. Başkanın siyasi konularda elbette bir rengi vardır ama tüm devleti partisinin rengine boyamaya kalkışmaz. Bu pakette ise Cumhurbaşkanı bizzat genel başkandır, katı bir parti disipliniyle kendi sözünden çıkmayacak hakim savcıları atayacak, bürokratları belirleyecek, valiyi,kaymakamı da seçecek ilçedeki hakimi de,savcıyıda dolaylı yoldan görevlendirecektir. Bu paket geçerse partili cumhurbaşkanı sabah il başkanlarını toplayacak, öğlen kanun dinlemeyecek bir kararnameyi çıkaracak, ikindi haberlerinde kendi atadığı cüppeleri ilikli hakim ve savcıların önünde anamuhalefete çatacak, akşam siyasi karar alıp uluslararası anlaşma imzalayacak, gece vakti ise kritik kararlara imza atacak hakim ve savcıları atayacaktır. Böylesi bir modelde kriz çıkması, toplumsal huzursuzluğun artması, bu cumhurbaşkanına oy vermemiş ve torpilsiz işi yürümemiş vatandaşın devlete olan inancının erimesine sebebiyet verecektir. Başkan, demokratik başkanlık modellerinde meclisin ve yargının yetkilerine, görev alanlarına dokunmaz, vekil listesi belirlemez, yargının üyelerini bu kadar çok sayıda atamaz. Hiçbir Başkanlık sisteminde başkan, federal hakimler hariç, yargıyla ilgili atama ve kararlara karışamaz. Yüksek yargı hakimleri başkanlık sistemlerinde ömür boyu atanırken, bu pakette başkana inanılmaz yetkiler tanınıyor. Hiçbir başkanlık sisteminde başkan meclisi feshedemez, öyle kafasına göre bir sabah uyanıp “seçimleri yeniliyorum” diyemez. Seçimleri yenilemek demek,milletvekillerinin işini son vermek demektir. Meclisi feshetmektir. Oysa bu paket partili cumhurbaşkanına her sabah seçimleri yenileme şansı veriyor, başkanı kandıran herhangi bir cumhurbaşkanı yardımcısının başkan yokken devleti her türlü uçuruma sürükleyecek kararları almasına izin veriyor. Partili Cumhurbaşkanlığı modeli, kuvvetler ayrılığının ve parlamenter sisteminin sonudur. Vatandaşın seçeceği milletvekilleri için sandığa olan inancını yok edecek, yargıdaki atama yetkisiyle adalete olan inancı çökertecektir. Partili cumhurbaşkanlığı, devlette uzlaşı, kriz çözme, ortak akılla hareket etme duygusunu yok edecektir. Daha adil bir ülkede yaşayabilmek için, çocuklarımızın geleceğini garanti altına almak için 16 Nisan tarihinde elimizi vicdanımıza koyarak karar vermeliyiz. Hangi partinin mensubu olursanız olun, hangi partiye oy veriyor olursanız olun 16 Nisan tarihinde bu gidişata ‘Dur!’ diyin. Bu duyarlı ve aklı başında olan bütün vatandaşlarımızın ortak sorumluluğudur” dedi.