reklam
reklam
DOLAR 34,5177 % 0.16
EURO 36,4341 % 0.3
STERLIN 43,6596 % 0.39
FRANG 38,8932 % 0.23
ALTIN 2.875,20 % 1,35
BITCOIN 90.484,84 0.859

Partililer Bilgilendirildi

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi :
reklam

İl Başkanı Mustafa Abdurrezzak, Genel Başkan Karamollaoğlu’nun açıklamalarını paylaştı.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu haftalık
basın toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Ekim ayı boyunca
partinin yoğun bir programı olduğunu dile getiren Genel Başkan Karamollaoğlu’nun
gündeme dair açıklamaları Saadet Partisi İl Başkanı Mustafa Abdurrezzak
tarafından Kırklarelili partililere aktarıldı. İl Başkanı Abdurrezzak, gündeme
olan ekonomik faaliyetler ile ilgili konuşan Genel Başkan Kramollaoğlu’nın şu
ifadelerine yer verdi;

 

“Muhterem arkadaşlarım; iktidarın bu hali, tıpkı halı sahada
mağlup olan takımın maçın sonları yaklaşmasına rağmen “haydi, daha yeni
başlıyoruz” demesine benziyor.

 

Buradan kendisini peşinen uyarmak isterim. Sn. Erdoğan işin
çok zor… 20 yıllık uzun bir süre yolsuzluk ve rüşvet bataklığına saplanmış bir
iktidarın, bu bataklıktan 8-10 ay gibi bir sürede kurtulması mümkün değildir.

 

Sn. Cumhurbaşkanı ve ekibi üretim ve katma değerle ekonomiyi
düzeltmeye çalışacağına, taşıma su ile değirmeni döndürmeye çalışıyor. Her
kabine toplantısının ardından yeni bir kredi paketi açıklanıyor.

 

Bir bakıma Milletten aldığı kredinin tükenmekte olduğunu
gören Erdoğan, her hafta yeni bir kredi paketiyle vatandaşın gönlünü kazanmayı
umuyor. Ama bu milletin iktidara sunduğu kredi artık bitti! Bundan sonra
açıklanan her kredi, enflasyonun biraz daha artmasına vesile olacaktır. Çünkü
bu kredilerde verilecek para, üretimden değil Merkez Bankası matbaasından
gelecektir ve yatırıma değil tüketime sarf edecektir. Erdoğan, milletin
desteğini kaybetmemek için bütün kartlarını masaya sürüyor. Ama bu kartlar da
yine borç-faiz-borç sarmalına hizmet ediyor!

 

Bu Nasıl Faiz
Mücadelesi?

 

Değerli arkadaşlar; her fırsatta faize karşı savaştığını
iddia eden Erdoğan iktidarı, kamu bankaları vasıtasıyla faizli kredi vermekten
çekinmiyor.

 

Öyle bir ekonomik model kurdular ki, faize bulaşmak
istemeyenler ekonomik açıdan zarar ediyorlar. Kurdukları bu sistemde, faizle
kredi çekenler kendilerini enflasyona karşı bir şekilde korumayı başarırken;
faiz sisteminin dışında kalmak isteyenler ve sabit gelirliler her geçen gün
eziliyor.

 

Bu nasıl faizle mücadele? Sn. Erdoğan’a söylenecek sözümüz
kalmadı. Ama milletimize bir kez daha hatırlatmak ve ısrarla vurgulamak
istiyorum ki; Erdoğan iktidarı, bu milleti maalesef  faiz lobilerine esir etmiştir!

 

Bankalar her geçen ay kârını katlarken, vatandaşımız ise gün
be gün yoksullaşmaktadır.

 

-Bakınız; faiz ve faiz gideri unsurlar ile görev zararları
için bütçeden yılın ilk sekiz ayında 423,3 milyar lira pay ayrılırken, tarıma
ayrılan kaynak sadece 26,2 milyar liradır. Kanunen ön görülen miktarın
neredeyse yarısı! Yine aynı dönemde bütçeden yatırıma ayrılan miktar da sadece
107.9 milyar liradır. Bu veriler, iktidarın tercihini ve önceliklerini açık ve
çarpıcı bir şekilde gözler önüne sermektedir.

 

Hadi Diyelim Milleti Kandırdınız, Cenâb-ı Hâkkı Nasıl
Kandıracaksınız?

 

İktidar geçen yıl uygulamaya koyduğu ekonomi politikaları
nedeniyle yangın yerine çevirdiği ekonomideki ani kur yükselişlerini önlemek
için “kur korumalı mevduat” gibi ucube bir uygulamayı hayata geçirmişti. Hazine
ve Maliye Bakanı tarafından da ilk önce bu “Kur korumalı mevduat uygulamasının
bütçeye yükü olmaz.” denilmişti. Sonra sınırlı olacağı belirtildi.

 

Ama gelinen noktada, daha yılın ilk sekiz ayında, Merkezi
Yönetim Bütçesinde kur korumalı mevduat için bütçeden ödenen tutar 75,6 milyar
lirayı aştı. Bu tutarın içinde, daha TCMB kaynaklarından yapılan ödemeler yok.
Kur korumalı mevduat uygulaması için getirilen vergi istisnaları nedeniyle
uğranılan on milyarlarca liralık vergi kayıpları da bu rakama dahil değil.

 

Ayrıca bu denli yüksek maliyetli, “gideceği yer, duracağı
durak belli olmayan” kur korumalı mevduatın önümüzdeki yıl da aynen devam
edeceği anlaşılıyor.

 

Özetle; Merkez Bankasının gösterge faizini “nas” gereği
talimatla indirtip, bu “nas”ın dışında kaldığı anlaşılan piyasa faizini
fırlatan, kamunun borçlanma faiz yükünü tarihte görülmemiş seviyelere çıkaran,
ülkenin temerrüt risk primini (CDS) tavan yaptıran bir iktidar ile karşı
karşıyayız!”