reklam
reklam
DOLAR 34,5657 % 0.24
EURO 36,2304 % -0.02
STERLIN 43,4776 % -0.2
FRANG 39,0244 % 0.32
ALTIN 2.999,40 % 1,26
BITCOIN 98.835,86 1.981

Pasif içiciliğe maruz kalan süt bebeklerin yüzde 75’i risk altında

Kanser sebeplerinin başında gelen sigara ile ilgili olarak Prof. Dr. Celaletdin Camcı hem süt çocukları hem de pasif içiciler hakkında uyarılarda bulundu. Bebekken pasif de olsa sigara dumanına maruz kalan kişilerin yüzde 75’inin birçok hastalık …

Yayınlanma Tarihi :
Pasif içiciliğe maruz kalan süt bebeklerin yüzde 75’i risk altında
reklam

Kanser sebeplerinin başında gelen sigara ile ilgili olarak Prof. Dr. Celaletdin Camcı hem süt çocukları hem de pasif içiciler hakkında uyarılarda bulundu. Bebekken pasif de olsa sigara dumanına maruz kalan kişilerin yüzde 75’inin birçok hastalık bakımından risk altında olduğunu hatırlatan Camcı, “Ayrıca pasif içicilerin kanser riski hiç maruz kalmayanlara oranla 8 kat daha fazla. Tek çare sigarayı tamamen hayatımızdan çıkarmak aksi takdirde 20 yıl sigara içen kişinin bıraksa bile ciğerlerinin iyileşmediğini söyleyebiliriz” dedi.

Tütün ve sigara bağımlılığı, sağlık üzerindeki olumsuz etkileriyle dünya genelinde ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Her yıl milyonlarca insanın yaşamını tehdit eden bu bağımlılık, sadece bireylerin değil, toplumların da sağlık ve ekonomik açıdan büyük bir yük altına girmesine neden oluyor. Bu nedenle, 1-7 Mart tarihleri arasında kutlanan Yeşilay Haftası, sigara bağımlılığına karşı farkındalık oluşturmayı ve toplumu bilinçlendirmeyi amaçlayan önemli bir platform haline geliyor. Özellikle sigara bağımlılığının ve getirdiği sorunlar hakkında Prof. Dr. Celaletdin Camcı da konuyla ilgili önemli uyarılarda bulundu.

“Dünyadaki en ölümcül hastalıklar içerisinde ilk sekizinde etken faktör”

Öncelikli olarak sigaranın kanser sebepleri arasında ilk sırada olduğunu hatırlatan İstanbul Tema Hastanesi Tıbbi Onkoloji Bölümünden Prof. Dr. Celalettin Camcı, “Bilindiği gibi sigara en önemli kanser yapıcı exojen ajandır. Sigaranın şuanda bilinen dünyadaki en ölümcül hastalıklar içerisinde ilk sekizinde etken faktör olduğu artık bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Sigaranın kanser yapıcı etkisi de hem hayvan deneylerinde hem de yapılan büyük çaplı insan araştırmalarında da çok net olarak gösterilmiştir. Solunum yollarından gırtlaktan başlayarak akciğer, mesane, pankreas ve diğer organların kanserlerinin gelişmesinde jinekolojik organlar da dahil olmak üzere çok etkili olduğu ve hepsinde kanserlerin oluşmasında etkisi olduğu bilinmektedir” dedi.

Pasif içiciler de büyük risk altında

Sadece aktif içicilerin değil pasif içicilerin yani dolaylı yoldan sigaraya maruz kalan kişilerin de büyük risk altında olduğunu aktaran Prof. Dr. Camcı, “Sigara içiciliğinde aktif ve pasif olmak üzere iki kavram bulunmaktadır. Aktif içicilik, sigara içen kişinin aldığı doğrudan dumanı içermektedir. Pasif içicilik ise içilen sigaranın yanında bulunan kişilerin dumanından etkilenmesidir. Aktif içicilikte, kişi filtrelenmiş dumanla daha az nikotin, katran gibi zararlı maddelere maruz kalırken, pasif içiciler de bu zararlı maddeler havada asılı kalarak daha fazla etkilemektedir. Dolayısıyla, pasif içicilik zararsız gibi görünse de aslında oldukça zararlıdır. Özellikle kapalı alanlarda sigara içilmesi ve sigara dumanının eşyalara yerleşmesi ciddi bir risk oluşturur. Pasif içicilik, hiç içmeyen kişilerde dahi kanser gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu risk, sigara içilen ortamın temizliğine ve dumanın yoğunluğuna bağlı olarak 2 ila 8 kat arasında değişebilir” diyerek sigaraya dolaylı bile olsa maruz kalınmaması gerektiğinin tekrar hatırlattı.

“Maruz kalan bebeklerin yüzde 75’i risk altında”

Yetişkinler dışında asıl tehlikeli olan durumun bebeklerde olduğunu söyleyen Camcı, “Çocukluk döneminde sigaraya maruz kalmak, özellikle süt çocukluğu döneminde, yani çocukların evden hiç çıkmadığı dönemde sürekli pasif içiciliğe maruz kalmak, bu çocukların yüzde 75’inde ileride kronik bronşit, astım ve sürekli tekrarlayan enfeksiyonlara bağlı problemler yaşamalarına neden olabilir. Sonrasında ise hayatlarının ilerleyen dönemlerinde kronik hastalıkların gelişmesine zemin hazırlamaktadır” dedi.

Hava temizleme cihazları çözüm mü

Özellikle kapalı ortamlardaki dumana maruz kalmamak için hava temizleyicilerin de belli bir yere kadar etkili olabileceğini söyleyen Camcı sözlerine şöyle devam etti:

“Genellikle temizleyebiliyor ama yüksek kapasiteli ve kaliteli cihazlar kullanmak gerekiyor. Her tür hava temizleme cihazı burada çok işe yarıyor diyemeyiz. Çünkü özellikle katranla ilgili ürünlerin temizlenmesi çok kolay değil. Bazı cihazlarda filtreler bunu yapabiliyor. Evin içinde ya da kapalı alanda sigara içmemek bir miktar çözümmüş gibi gözükse de hatta sigara içen kişinin dışarıda ya da balkonda içiyor oluşu bir şey ifade etmiyor. Çünkü üzerine sinmiş olan dumandan kaynaklanan veya toksit maddelerden kaynaklanan durumu tekrar evin içine taşıyor. Yine de doz azalmakla birlikte sıfıra inmiyor.”

“A veya E vitamini yüksek olarak tüketmek sigara içicilerde kanser riskini arttırabiliyor”

Sigarayı bırakmak istemeyenlerin etkilerini azaltmak ve vücuduna daha iyi bakmak adına alınan takviyeler hakkında da uyarılarda bulunan İstanbul Tema Hastanesi Tıbbı Onkoloji Bölümünden Prof. Dr. Celalettin Camcı son olarak riskin özellikle akciğerler için geri dönülmez hasarlara yol açabileceğini hatırlattı. Camcı son olarak, “Tek etkili öneri sigarayı bırakmaktır. Başka bir öneri, sigara kullanımının etkilerini ortadan kaldırmak için mevcut değildir. Aksine, bazı araştırmalar, A vitamini veya E vitamini gibi yüksek miktarda alınan vitamin desteklerinin kanser riskini artırabileceğini göstermektedir. Bu bilimsel olarak kanıtlanmış bir durumdur. Yani, ’yüksek dozda vitamin alırsam kanserden korunurum, sigaranın etkisini ortadan kaldırırım’ gibi bir düşünce yanlıştır. Bu nedenle, en etkili çözüm sigarayı bırakmaktır. Ayrıca, ne kadar süre sigara içilmişse, o kadar süre içilmediğinde vücut organlarının iyileşebileceği bilinmektedir. Örneğin, 10 yıl sigara içmiş bir kişi, sigarayı bıraktıktan sonra 10 yıl sonra riskinin içmeyen bir kişinin riskine düşebileceğini ancak 20 yıldan daha uzun süredir sigara içenlerde yapılan çalışmalar, özellikle akciğer dokusunda meydana gelen hasarın geri dönüşü olmadığını ve tamir edilemez boyutlara ulaştığını göstermektedir” diyerek sözlerini sonlandırdı.