Ak Parti Kırklareli Milletvekili Selahattin Minsolmaz, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin birlik, beraberlik ve huzura kavuşacağını söyledi.
Halk oylamasına sunulacak anayasa değişikliğinin yeni bir anayasa değil bir anayasa değişikliği olduğunu vurgulayan Vekil Minsolmaz “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ülkemizin birlik, beraberlik ve huzuru için bir ilk adımdır. Daha müreffeh ve huzurlu bir gelecek için yeni sistemle birlikte nice adımlar atılacaktır. Yüzde 50 ve üstü oy alan bir Cumhurbaşkanı; ülkenin teminatıdır. Yeni sistemin getireceği istikrar ve güven ortamı Türkiye’nin daha güçlü bir atılım dönemine girmesine vesile olacaktır. Gelecek olan artık bir yükseliş dönemidir. Türkiye her alanda büyüme ve atılım dönemine girecektir. Beka kaygısı olmayan, yüklerinden kurtulmuş, geleceğe güvenle bakan bir Türkiye’de hızlı bir reformlar dönemi başlayacak, demokrasimiz gelişecektir. Türkiye her alanda mesafe alacak ve hız kazanacaktır. Yeni sistem ile birlikte, Türkiye dünyayı kıskandıran bir ivme yakalayacaktır. Ülkemizin demokrasi ve özgürlük destanı yazdığı 15 Temmuz bir milattı, 16 Nisan’la birlikte Türkiye artık yepyeni bir çağa giriş yapacaktır. Artık hiç kimse ve hiçbir güç Türkiye’yi yolundan çevirmeye yeltenemeyecek, Türkiye daha da büyüyecektir. Yeni sistem ile birlikte, Türkiye bölgesine ışık, mazlum coğrafyalara ise daha fazla umut olacaktır. Türkiye'de 1876 ile başlayan anayasa geleneğine baktığımızda, 140 yıldır bir parlamento geleneği var ama esas itibariyle Türkiye'de uygulanan hükümet sistemlerinin çok farklı bir şekilde olduğunu görebiliriz. Özellikle '140 yıllık parlamenter sistemi değiştirmeyiz' şeklindeki argümanların temelsiz olduğunu peşinen söylemek lazım. Parlamento var, 1876'da da var ama bir yerde parlamentonun olması demek hükümet sisteminin parlamenter sistem olduğu anlamına gelmiyor. Türkiye'de esas itibariyle şu anda uygulanan sistem, 1982 Anayasasıyla ete kemiğe bürünmüştür. 'Türkiye'de vatandaşlar, 100 yıla aşkın bir gelenekten vazgeçiyor' şeklindeki bir algının doğru olmadığını söylemek lazım. Türkiye, 16 Nisan'da rejimini değil hükümet sistemini belirleyecek ama Avrupa'da rejim değişikliğine sebep olabilir. Ülkelerin hükümet sistemleri, o ülkenin siyasi tecrübesine göre, ihtiyaçlarına göre şekillenir. Türkiye'nin, 1921'de milli mücadele ederken, yanıbaşımızda Polatlı'da düşman kuvvetleri başkenti işgal etmek için gelirken bir meclis hükümetine ihtiyacı vardı. Ne demek bu? Kuvvetlerin birleşmesi yani yasama ve yürütme mecliste birleşmiştir. Doğrusu da oydu. Çünkü, o dönem bir milli mücadele veriliyordu ve her iki kuvvetin de mecliste birleşmesi gerekiyordu. Orada başka bir sistemden bahsedilmesi gerekir. 2007'de eksik kalan konular vardı. Çifte meşruiyet çıktı. İki başlılık, iki farklı yaklaşım Türkiye'nin bekasına tehdit oluşturabilir. 15 Temmuz'da birisi 'sokağa çıkın, demokrasiyi ve milli iradeyi koruyun' birisi 'Hayır, sokağa çıkmayın bu bir suçtur. Sokağa çıkanı tutuklarız.' Böyle bur durum nasıl olurdu? Türkiye'de ne zaman hükümet konusunda siyasi istikrarsızlık, belirsizlik olmuşsa terör hortlamış. Bakınız, 7 Haziran sonrasında hükümetin kurulamamasının terörü nasıl azdırdığını, ekonomik, siyasi krizlerin oluşumunu çok iyi biliyoruz. Bu nedenlerle 2007'de ortaya konan bir tercih vardı ama yarım kalan bir referandum vardı, şimdi onu tamamlıyoruz. Getirmiş olduğumuz teklif, tamamıyla rejimi değiştiren değil bilakis 15 Temmuz'da koruduğumuz cumhuriyeti, demokrasiyi takip eden, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni daha da koruyan bir teklif içermektedir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde yürütmenin kanun teklif etme imkanı söz konusu değildir. Kuvvetlerin bir kişide toplanacağı iddiaları da gerçeği yansıtmamaktadır. Asla kuvvetlerin bir kişide birleşmesi söz konusu değil” dedi.